Ardahan
Ardahan, ilin coğrafi yapısı ve tarihi geçmişinden kaynaklanan kendine özgü doğal ve tarihi değerlere sahiptir. Ardahan Doğu Anadolu Bölgesi'ne has doğal yapısı ve ikliminin yanında Doğu Karadeniz Bölümü'nün topografyasına, iklimine ve bitki örtüsüne geçiş yerleri ile farklı güzellikleri bir arada barındırmaktadır. Yüksek ovaları, akarsuları, ormanları, zengin çiçek çeşitliliğine sahip yaylaları ve iki gölü ile Ardahan keşfedilmeyi bekleyen bir doğa cennetidir.Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki sınır illerinden olan Ardahan, sınırları içerisindeki Damal Dağları’nda beliren Atatürk silüeti ile ünlüdür. Her yıl haziran ayının 15 ile temmuz ayının 15’ine kadar saat 18’den itibaren Karadağ sırtlarında Atatürk’ün bu silueti net olarak yaklaşık 20 dakika izlenmektedir. Ardahan’da bu tarihlerde ''Atatürk’ün İzinde-Gölgesinde Damal Şenlikleri'' düzenleniyor.
Tarih
Ardahan yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe sahip olup, M.S. 628 yılında Hazar Türkleri'nin bir kolu olan Arda Türkleri'nin eline geçerek Ardahan adını almıştır. M.S.1068 yılında Alparslan tarafından fethedilerek Selçukluların egemenliğine geçmiş, 29 Mayıs 1555 tarihinde imzalanan Amasya Anlaşması ile Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı İmparatorluğuna dahil edilmiştir. 1876 -1877 Osmanlı- Rus savaşı sonunda Savaş tazminatı olarak Kars ve Batum ile birlikte 13 Temmuz 1878 Berlin Anlaşması ile Ruslara bırakılan Ardahan 1918 yılında Bresy – Litowski anlaşması ile anavatana kavuşmuş, ancak 30 Ekim 1918 tarihinde Ardahan’da kurulan Milli Şura Hükümeti tarafından Mondros Mütarekesi şartları red edilmiş, Milli Şura Hükümeti Kurtuluş Savaşımızla bütünleşerek Kazım Karabekir Paşa ve Halit Paşa komutasındaki ordumuz tarafından 23 Şubat 1921 tarihinde ilimiz kurtarılmıştır.Cumhuriyetin ilanından sonra il olan Ardahan 1926 yılında 877 Sayılı Kanunla ilçe yapılarak Kars iline bağlanmıştır. 27.05.1992 tarihinde Ardahan ili il olarak faaliyete geçmiştir.
Coğrafya
Karasal iklime hâkim olup kışları uzun, sert ve kar yağışlı, yazları ise kısa ve serindir. Yalnızca etrafı dağlarla çevrili olan ve ortalama 900 m. yükseklikte bulunan Posof İlçesi mikroklimatik iklim koşullarına sahip olup, kışları yumuşak ve yağışlı, yazları ise sıcak geçmektedir.
Ardahan ilinde sert bir yüksek yayla iklimi hakim sürer. Sibirya yüksek basınç merkezinin tesiri altında olduğundan, kış yedi ay devam eder. Kar yağışı fazla olduğundan, toprak uzun müddet karla kaplı kalır. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri yok denecek kadar kısa sürer. İl topraklarının büyük kesimi çayır ve meralarla kaplıdır. Orman yönünden fazla zengin değildir. Dağ eteklerinde çam ağaçları yer alır.
Ardahan'ın ilçeleri, Çıldır, Damal, Göle, Hanak, Posof dur.
Ören Yerleri
Akçakale Ada Şehri Kalıntıları: Çıldır Gölü’nün içerisinde yer alan Akçakale Adası, doğal güzelliklerinin yanı sıra, birinci derecede arkeolojik sit alanıdır. Çıldır ilçe merkezinin yaklaşık 27 km. güneydoğusunda yer alan Akçakale köyünün hemen batısında bulunan bir ada şehrine ait kalıntılardır.
Çıldır / Taşköprü Kitabeleri: Çıldır ilçe merkezinin yaklaşık 30 km. güneyindeki Taşköprü Köyü'nde köyün kuzeyini sınırlayan kayalıkta, büyük bir kaya üzerinde yer alan bir kitabedir.
Bölgedeki en eski kitabe olduğunu sanılan bu kalıntının Urartu Krallarından II. Sarduri’ye ait olduğu ifade edilmektedir.
Kaleler
Ardahan Kalesi : Ardahan Kalesi, Osmanlı döneminde 16. yüzyıl ortalarında, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle inşa edilmiş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Tarihi oldukça eskilere dayanan Ardahan Kalesi’nde yapılan kazılar bölgenin çeşitli krallıkların hakimiyetine girdiğine göstermektedir.
Ne Yenir?
Ardahan’ın kaşar peyniri ve balı ülke çapında isim yapmıştır. Elma dolması, evelik aşı, pişi, bozbaş, kuymak, ekmek aşı ve helvası en ünlü yemek türleridir.
Ne Alınır?
Halıcılık ve gümüş işlemeciliği ildeki en önemli el sanatlarındandır. Yöre motiflerini taşıyan gümüş kemer, başlık ve takılar yöreye gelen turistlerin ilgisini çeken hediyelik eşyalardır.
Yapmadan Dönme...
Ardahan Kalesini, Posof Savaşır Köyü Kalesini, Posof Çeşmelerini görmeden,
Çıldır Şeytan Kalesini, Çıldır’ın tarihi camilerini gezmeden,
Damal dağında Atatürk silüetini görmeden,
Çıldır’da güneşin batışını izlemeden,
Çıldır Aktaş Gölü’nü görmeden, gölün alabalıklarından yemeden,
Kaşar peynirinin ve balının tadına bakmadan,
Dönmeyin...