Sakarya (Adapazarı)

Sakarya (Adapazarı)


Sakarya, Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nin Çatalca-Kocaeli Bölümü'nde yer alan bir ildir. 2010 yılında yapılan nüfus sayımında nüfusu 872.872'dir.
Sakarya'nın kuzeyinde Karadeniz, batısında İzmit, Bursa, doğusunda Düzce ve güneyinde de Bolu ve Bilecik bulunmaktadır. Sakarya Nehri, Sakarya'nın Karasu ilçesinde Karadeniz' dökülür.[2]
Sakarya'da ekonomi olarak tarım en başta gelmektedir. Hendek,Karasu ve Kocaali ilçelerinde fındık yetiştirimi mevcuttur. Ayrıca mısır yetiştirimide yapılmaktadır. Sakarya'da sanayi son zamanlarda gelişmeye başlamıştır. Son yıllarda kurulan sanayi kuruluşları bu sanayileşmeyi daha da artırmıştır. Sakarya, 900 Bin'e yaklaşan Toplam Nüfusuyla Marmara Bölgesi'nin İstanbul, Bursa, Kocaeli ve Balıkesir'den sonra 4.Büyük ilidir.
Kökenbilim
Sakarya ilinin adını nereden aldığına ilişkin bilgiler Frigler dönemine değin uzanmaktadır. İle adını veren ırmak, o dönemde en önemli Frig tanrılarından olan Sangari’nin adını taşıyordu. Bu ad, Helenistik Çağda Sangarios biçimine dönüştü ve uzun yıllar bu şekilde kullanıldı. Ayrıca eski Yunanlıların Sakarya Irmağı’na "Saldırgan" anlamına gelen Zakharion adını verdikleri de bilinmektedir. Bu ad daha sonraki yıllarda dönüşüme uğrayarak Sakarya biçimini almıştır.

Tarih

İlk Çağlar
Yapılan kazılar ve bulgurların tarihi bilgileri sayesinde; bölgede M.Ö. 300 ile 395 yılları arasında başkenti NikoMedya (İzmit) olan Britinyalıların hakimiyeti altında kalmıştır. Kandıra, Kaynarca, Hendek, Karapürçek ve Taraklı’da rastlanan bazı bulgurlarca da bölgenin miladın hemen öncesi ve sonrasında Bitinyalıların egemenliğinde yaşadığı kesinleşmektedir. Bölgede inşa edilen Seyifler, Harmantepe, Tersiye, Paşalar, Çobankale, Mekece kaleleriyle, III. Justinyanus’un 562 yılında Sakarya Nehri’nin üzerine yaptırdığı Beşköprü’ çok sağlamdır.

Osmanlı Dönemi
13. yüzyılın sonlarına doğru Konuralp, bugünkü Adapazarı Havzası'nı fethetmiştir. İlk olarak batı Türkistan ve Azerbaycan'dan gelen göçebe Türk boyları buralarda köyler ve kentler kurmuşlardır. Adapazarı, Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü'nden çıkan Çark Suyu arasında kalan yarımada biçimindeki kara parçası üzerinde kurulmuştur. 1563 yılına ait bir vesika ve 1581 yılında Akyazı Ada Kadılığı'na yazılan ve bu yöreden nahiye diye bahseden bir ferman şehrin tarihini anlatan ilk belgelerdendir.

I.Dünya Savaşı
Atatürk, bir yandan iç işlerle uğraşıyor, bir yandan da yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu. Yunanlılar Sakarya çevresinde saldırıya geçmişlerdi. Atatürk, 5 Ağustos 1921’de Büyük Millet Meclisi’nden başkomutan olarak yetki aldıktan sonra, 12 Ağustos’ta Polatlı’daki cephe karargâhına gitti. Savaş 23 Ağustos’ta başladı. Geceli-gündüzlü üç hafta sürdü.
Bu savaşın kazanılmasında Atatürk’ün sarsılmaz isteminin çok büyük payı oldu. Savaşın ilk günlerinde cephemiz zaman zaman bozuluyordu. Atatürk, Sakarya Savaşı’nın bu çetin günlerini şöyle anlatıyor:
“Meydan muharebesi 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyor, sol cenahımız Ankara’nın 50 kilometre cenubuna kadar çekilmişti. Ordumuzun cephesi garba iken cenuba döndü, arkası Ankara’ya iken şimale verildi. Tebdil-i cephe edilmiş oldu. Bunda hiç beis görmedik. Hatt-ı müdafaalarımız kısım kısım kırılıyordu. Fakat derhal kırılan her kısım en yakın bir mesafede yeniden tesis ediliyordu. Hatt-ı müdafaaya çok rapt-ı ümit etmek ve onun kırılmasıyla ordunun büyüklüğü ile münasip uzun mesafe geriye çekilmek nazariyesini kırmak için, memleket müdafaasını başka bir tarzda ifade ve bu ifademde ısrar ve şiddet göstermeyi faydalı ve müteessir buldum. Dedim ki: Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz. Onun için, büyük, küçük her cüz-i tam bulunduğu mevziden atılabilir fakat küçük, büyük her cüz-i tam ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip, muharebeye devam eder!”

Ekonomi
Coğrafi konum itibari ile sanayi, tarım ve turizm yatırımlarına uygun bir nitelik taşımaktadır. Özellikle İstanbul, Bursa ve Kocaeli üçgeninde sanayinin yoğunlaşması, müteşebbisleri yeni yatırım alanları arayışlarına yönlendirmiş dolayısıyla da alternatif bir yatırım alanı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. İlde sanayinin sağlıklı bir biçimde oluşup gelişmesi birinci organize sanayi bölgesindeki özel sektör yatırımlarının tamamlanması ve ikinci organize sanayi bölgesinin hayata geçirilmesi ile mümkün olacaktır.
Sanayinin yanı sıra tarım ve hayvancılıkta ilimiz ekonomisinde önemli bir paya sahip olup aktif nüfusun % 50’a yakını tarımla uğraşmaktadır. Ayrıca sığır besiciliği ve tavukçuluk ilimiz ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Konum itibariyle ülkemizin sosyo-ekonomik açıdan en gelişmiş yöresi olan Marmara Bölgesini Anadolu’nun diğer bölgelerine bağlayan ana ulaşım akışı üzerinde yer alması ilin iç turizmine de büyük canlılık getirmektedir. Özellikle termal kaynaklar bakımından oldukça zengin bir potansiyele sahiptir.
Bulunduğu coğrafyanın yer altı ve yerüstü zenginlikleri Sakarya’yı bugün gelişmekte olan Türkiye sanayisinin en gözde illerinden birisi durumuna gelmiştir. TEM ve D-100 (Eski E-5) uluslararası karayolları ile Haydarpaşa-Arifiye demiryolu hattı Avrupa’yı, Asya’ya bağlayan uluslararası karayolu ulaşımı olarak Sakarya’nın coğrafi konumunu öne çıkarmaktadır.
Ekonomisi bugüne kadar tarım ve ticarete bağlı olarak gelişen Sakarya, 1990 yılların başından itibaren sanayi ağılıklı bir gelişim içine girmiştir. 1990 nüfus sayımında % 55’den fazlası kırsal kesimde yaşarken, sanayinin çok kısa zaman içerisinde büyük bir gelişim göstermesiyle, 1997 yılında şehirlerde yaşayan nüfusun oranı % 69’a yükselmiştir. Ekonomik gelişme verilerine bakıldığında, şehirde yaşayan nüfus oranının yakın zaman içinde hızla artacağı görülmektedir. Ancak 1999 yılında yaşadığımız deprem nedeniyle şehir nüfusunun büyük bir kısmı kırsal kesime kaymış durumdadır. İlimizde 40 bine yakın konutun hasar görmesi nedeniyle insanlarımız binalarında oturamamaktadır. Fakat kalıcı konutların tamamlanmasıyla nüfusun bir kısmı şehre geri dönmüştür.
sağlam zeminler üzerine ve alt ve üst yapıları bitmiş kalıcı konutların inşaatları bir kısmı tamamlanmış bir kısmı da tamamlanmak üzeredir. Bu yeni yerleşim bölgesinde modern bir kent doğmaktadır. Ticari hayat yine eski yerinde devam edecektir. İnsanlarımızın huzur içinde yaşabilecekleri güzellikte bir kent oluşumu içindedir. Birkaç yıl içinde her yönüyle mükemmel bir şehir ortaya çıkacaktır.

Kuzuluk Kaplıcaları

Kuzuluk Kaplıcaları Sakarya’nın Akyazı ilçesinde doğanın bize sunduğu şifalı su kaynaklarından biridir.

Dinlenmek, bol bol istirahat etmek için huzurlu bir tatil planları yapıyorsanız eğer, tatilinizi Sakarya’nın bu güzel beldesinde geçirebilir ve Kuzuluk Kaplıcaları’nın termal sularının keyfini çıkarabilirsiniz. Bu kaplıca bölgesi Selçuklular döneminden bu yana şifa dağıtmaya devam etmekte. Bölgede konaklayabileceğiniz tesisler bulunuyor. Otellerde termal tedavi merkezleri bulunmakta olup, kaynak sularından bolca faydalanabiliyorsunuz.

Maden Deresi

Sakarya-Karasu’da bulunan, yeşil alanlarıyla büyüleyen, deresinin sesiyle doğanın sesini birleştirip hiç duyulmamış bir melodi fısıldayan Maden Deresi, son zamanlarda yerli turistler kadar yabancı turistlerin de en merak ettiği bölgeler arasına girmiştir.

Maden Deresi, yürüyüşler yapmak, fotoğraflar çekmek, dostlarınızla birlikte piknikler gerçekleştirmek için oldukça ideal bir nokta. Üstelik Ekim ve Kasım aylarında giderseniz eğer kestane toplayabilme imkanınız da bulunuyor. Maden Deresi’nin olduğu bölgede bir zamanlar Fransızlar tarafından işletilen madenler varmış. Fakat 1914 yılında Fransızlar bu bölgeyi terk etmiş. Bu sebepten dolayı bu nokta Maden Deresi olarak anılıyor.

İstanbul’a yakın günübirlik bir gezi yapmayı planlıyorsanız aileniz veya dostlarınızla birlikte Maden Deresi’ne gidebilir, doğanın bilinmeyen bu farklı yüzünü keşfedebilirsiniz.

Rahime Sultan Camii

Sapanca’nın tarihi ibadet mekanlarından biridir Rahime Sultan Camii. Adını banisinden alan cami, Albülmecid’in 4. hanımı tarafından inşa edilmiştir.

1892 yılından günümüze kadar gelen caminin 1999 depreminde minaresi zarar görmüştür.

Sapanca otellerinin birinde konaklayacaksanız eğer, Rahime Sultan Camii’ni mutlaka görmenizi öneririz. Sapanca otel fiyatları da sizleri korkutmasın. Otel yetkilileri sezonda yaptığı kampanyalarla ekonomik bir tatil fırsatı sunuyor. Sapanca otel fiyatlarını Neredekal.com üzerinden araştırabilirsiniz.

Sakarya Müzesi

Sakarya’nın gezilecek yerleri arasında bulunan Sakarya Müzesi, Merkez ilçesindedir. 1290 metrekarelik bir alanda kurulmuştur. Semerciler Mahallesi’nde bulunan Sakarya Müzesi’nin zemin katında hizmet büroları bulunurken, birinci katta müdür odası ile bir sergi Salonu bulunmaktadır.

Sakarya tatilinizde müzeyi gezebilir ve tarihi kalıntılar arasında güzel bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Bahçesinde; Roma ve Bizans dönemine ait olan kalıntılar sergilenmektedir. Burada sunaklar, mezar taşları, sütun kaideleri vardır. Sakarya Müzesi’nin sergi salonunda ise; yine Roma ve Bizans dönemine ait eserler sergilenmektedir ve bunun yanı sıra Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait etnografya eserleri bulunmaktadır. Sakarya Müzesi şirin binasında sizleri güzel bir yolculuk için bekliyor. Tabii tatiliniz sırasında; Acarlar Longozu’nu ve İnönü Yaylası’nı da mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Poyrazlar Gölü

Huzur dolu bir yolculuk yapmayı istiyorsanız eğer; bir doğa harikası olan Poyrazlar Gölü tam da aradığınız bir yer.

Aynı zamanda kamp imkanı da sunan göl, Adapazarı’nın 10 kilometre uzağında bulunmaktadır. Şehir merkezine yakındır fakat yeşilliklerin arasında kaldığı için, girdiğiniz anda başka bir diyara girmiş gibi hissedersiniz. Sakinliğiyle sizi cezbedecektir ve huzurun adresini bulduğunuzu farkedeceksiniz. Poyrazlar Gölü’ne günübirlik piknik yapmak için de ziyaret etmeniz mümkün. Gölün en derin yeri 12 metredir ve dibi bataklıktır. Bu sebeple gölde yüzmek yasaktır. Göl kıyısında olta atarsanız ve aynı zamanda çok şanslıysanız oltanızın ucuna kızılkanat takılabilir. Yılınızın yorgunluğunu atmak için dostlarınızla veya sevgilinizle bu keyifli zamanlara yolculuk yapabilirsiniz.

Seyyid Karaman Baba Türbesi

Karaman Baba, kendisi ile ilgili ilk bilgeler menkıbe olarak Vilâyet-nâme (Manakıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî)’de yer almaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli dönemi erenlerindendir.

Karaman Baba, Anadolu’ya gelen, etraflarındaki inanlarla birlikte büyük kahramanlıklar ve kerametler gösteren “Horasan Erenleri” ve “Alp Erenleri” arasındadır. Asıl adı “Can Baba”dır. Kara lakabı ise, üstündeki kara elbise ve başındaki kara külahtan ötürü Hacı Bektaş Veli tarafından kendisine verilmiştir. Söylencelere göre, Can Baba, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi ziyarete giderken, karalar giyinir, huzura öyle çıkar. Bir süre de orada kalır. İlk olarak Hacı Bektaş Veli tarafından Doğu Anadolu yöresinde görevlendirilir. Karaman (Can) Baba, Tatarları, gösterdiği kerametlerle; fokur fokur kaynayan bir kazanın içine girmesi, keskin bir tas zehiri içmesi, yanan bir fırına girip yanmaması gibi her seferinde sapa sağlam kalması vb. olağanüstü olaylarla çevre insanları kendisine bağlar yola getirir, Müslümanlaştırır. Aslı ipek bir bez üzerine yazılmış olup, daha sonra aynı ölçüde büyük kâğıtlara fotokopi edilen beratta yer alan bilgilere göre; Karaman Baba, XIII. yüzyılda önce Horasan’dan kalkıp Diyar-ı Rum’a (Anadolu’ya) Erzincan’a gelir. Bir süre Erzincan’da kalan Karaman Baba, önce Anadolu’nun Türk toprakları olmasında ve Müslümanlaşmasında önemli görevler üstlenip, kerametler gösterir. Doğu’da Hacı Bektaş-ı Veli tarafından kendisine verilen görevleri tamamladıktan sonra ve Batı Anadolu’da görevlendirilir. İstanbul'un Fethi için Batı Anadolu'ya gelen Karaman Baba bugünkü Sakarya topraklarında yer alan tekfurlarla savaşırken şehit olur. Bu hadiseden sonra yerli-yerleşik Türkmenler o mevkiiyi Karaman Baba Tepesi ve Ormanı olarak adlandırmışlardır.

Halk arasındaki söylencelere göre 10 metreyi aşan mezarına ayağının sığmadığı söylenmektedir. Aynı yüzyıllarda yaşamış olan ve I.Alaattin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından 1227-1228 yıllarında yaptırılan Eskişehir Seyitgazi’deki türbede yer alan “Seyyid Battal Gazi”ye ait olan sandukada yaklaşık 9 metre civarındadır. Bu döneme ait mezar ve sandukalarında bu uzunluk genellikle benzer özellikler taşımaktadır. Karaman Baba Türbesi son çeyrek yüzyılda ziyarete ve Hıdırellezi kutlamaya gelenler tarafından yapılmış ve son dönemde de üzeri kapatılarak tam bir türbe haline dönüştürülmüştür. Uzun yıllar halk arasında bereketin artması yönelik olarak ve çocuğu olmayan kadınların ziyaret edip adak adadığı bir türbedir. Yörede Karaman Baba, Peygamber soyundan gelmesinden de dolayı “Seyyid Karaman Baba” olarak da anılmaktadır.

Karaman bölgesinde bulunan Karaman Baba Türbesi, şehir merkezine 15 km. uzaklıktadır.

Ağa Camii

Kömürpazarı Bankalar Caddesi üzerinde bulunan Ağa Camii’nin içinde de bir sadelik göze çarpmaktadır. Duvarları süslü olmayıp, çerçeveler içinde dini yazılar bulunmaktadır. Taş temel üzerine inşa edilen yapı kâgirdir. Adapazarı’ndaki küçük camiilerden biridir. İki kat biçiminde yapılmış ve minaresi sonradan eklenmiştir. 200 yıllık olduğu söylenen camiinin üstü çatılı olup, kiremit döşelidir ve kubbesi bulunmamaktadır. Camiinin ön bahçesinde bulunan şadırvan 2001 yılında yıkılmış, yerine arka bahçede yeni bir şadırvan yapılmıştır. Mihrabında aşırı süse kaçılmamış olup, çini süslemesine rastlanmamıştır. Yalnızca yağlı boya ile biraz şekil verilmiştir. Tavanı ahşap döşeme olup, tavan ortasındaki elips biçiminde ahşap süsleme ilgi çekicidir. Camiiyi yaptıranın kimliği ve yapılış tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak camii alanının önceden mezarlık olduğu, mezarlığın iptal edilerek yerine bu camiinin yapıldığı bilinmektedir. Ön bahçede tek kalan mezarın taşının incelenmesinden de anlaşılacağı üzere; söz konusu mezarda yatanın bir asker olduğu ve bayraktarlık yaptığı, adının Mustafa olduğu ve 1774 yılında şehit düştüğü ifade edilmektedir. Camii inşası da muhtemelen bu tarihten önceye tekabül etmektedir.

Toplu taşıma araçları ile ulaşım mümkün olup, şehir merkezine uzaklığı 2 km.dir.

Seyifler Kalesi

Ferizli ilçesinin kuzeyinde, Seyifler Köyünün güneyinde, Sakarya Nehri'nin Çark Suyu ile yakınlaştığı noktada bulunan Kale kalıntılarının batı ve kuzey bölümündeki yarım daire şeklindeki iki burcu halen ayaktadır.Bizans döneminde yapılan Stratejik bir noktada, Karadeniz-Adapazarı yolu üzerinde olasılıkla Çarksuyu ve Sakarya Nehri üzerindeki köprülerin güvenliğini sağlamak amacıyla her iki akarsuya da çok yakın bir noktada kurulmuş yaklaşık 80x80m boyutlarında küçük bir kaledir.

Çarksuyunun Sakarya Nehri'ne birleştiği yerde Seyifler Kalesi. Harmantepe Köyü kuzeyindeki Harmantepe Kalesi, halen tamamen yıkılmış olan Poyrazlar Köyü yanında ve Domuztepe ile Tersiye Tepeleri üzerindeki kaleler, Kayalar Mahmudiye Köyü doğusundaki kale Adliye Köyü güneyindeki Adliye Kalesi, Sapanca'nın Kurtköy Kalesi. Geyve Boğazı’ndaki geçidi tutan Çobankale, Pamukova'daki Pahalar Kalesi ile Mekece Kaleleri Sakarya boyuna dizilmiş bu cins hudut muhafaza kontrol kuleleridir.

Sapanca Gölü
Sapanca Gölü, Adapazarı ile İstanbul arasında Kocaeli sınırına yakın bölgede, Sapanca ilçesi içinde yer alan bir göldür.
Yazın ve kışın seyahat eden yolcuların uğrak noktası olan Sapanca Gölü kıyısında çeşitli balık restoranları ve pansiyonlar bulunur.
Kaynağını dağlardan gelen kar suları ve Derbent deresinden alan gölde, turna balığı, yayın balığı, sazan türleri ve alabalık bol miktarda bulunur. Uzunluğu 16 km, en geniş yeri ise Sapanca ile karşı kıyı arası olup, 5,5 kmdir. Yüzölçümü 42 km2, en derin yeri ise Sapanca açıklarında 61 mdir.Yağış alanı, 252 km2yi bulan Sapanca Gölü, genel olarak güneyindeki dağlardan gelen derelerle beslenir. Gölde yılda ortalama 75 cm kadar bir seviye değişikliği görülür. Göl seviyesi sonbaharda en alçak, ilkbaharda en yüksektir. Senenin bol yağışlı zamanlarında çark deresi kapakları açılarak bir nevi su tahliyesi sağlanmakta ve gölün seviyesi bu şekilde dengede tutulmaktadır.