Bolu

Bolu


Yeşil ve mavinin kucaklaştığı, birlikte uyuyup uyandığı, rüzgârın başı dumanlı dağlarda efsanelerin en dramatiklerinden birini hâlâ fısıldadığı, binlerce yıldır bir çok uygarlığın filizlenip boy attığı ve meyvelerini bıraktığı şehirdir.Bolu’nun, tabiat, insan ve tarihin elele verip yoğurduğu güzelliklerini görmek, dağların söylediği Köroğlu türkülerini işitmek isteyenlerin şehre ulaşması hiç de zor değil. Bolu, Ankara ve İstanbul’un neredeyse tam ortasında bu iki merkezi birbirine bağlayan ana yolun üstündedir.

Tarih
Bolu yöresine ilk yerleşenlerin Bebrikler olduğu sanılmaktadır. Bebrikya adıyla anıldığı sanılan bu yöreye M.Ö.8.yüzyıl sonra batıdan gelen Bithynialılar yerleşti. Daha sonra Bithynia olarak adlandırılan bu topraklardaki başlıca yerleşme yerleri Kienos (daha sonra Prusias, bugün Konuralp) ile Bithynion (bu günkü Bolu)’du. İskender’in ölümünü izleyen dönemde Bolu yöresinde bağımsız Bitinya Krallığı kuruldu.
Roma döneminde önemi artan Bithynia, Bizans yönetimi altındayken elverişli doğal konumu sayesinde 7. ve 9. yüzyıllardaki Arap akınlarından etkilenmedi. 11.yy’dan sonra Bizanslılar ile Anadolu Selçuklular arasında el değiştiren yöre 13. yüzyılda Anadolu Selçukluları'nın, daha sonra İlhanlıların eline geçti. Osman Gazi döneminde (1299-1324) Konur Alp tarafından Osmanlı topraklarına katıldı ve sancak merkezi yapıldı. 1324-1692 dönemine Bolu'yu yöneten sancak beyleri arasında Konur Alp, Gündüz Alp, I.Süleyman (Kanuni) ve Zor Mustafa Paşa dikkat çeker.
Bu dönemde, bir ara İsfendiyaroğulları’nın istila ettiği Bolu, 1692'de sancak beyleri yerine atanan Voyvodalarca yönetildi. 1811'de II. Mahmud voyvodalığı kaldırınca, Bolu-Viranşehir adıyla yeniden sancak oldu. 1864 vilayet Nizamnamesi ile Bolu Sancağı Kastamonu vilayetine bağlandı. II. Meşrutiyet ilan edildiğinde Bolu Kastamonu’ya bağlı olduğundan, ilk Bolu mebusları Kastamonu mebusları arasında yer almıştır. II. Meşrutiyetten (1908) Cumhuriyet dönemine kadar bağımsız sancak olarak yönetilen Bolu, 1923’te vilayet haline getirildi. Bolu’nun son Mutasarrıfı Ahmet Fahrettin Bey, Bolu’nun ilk valisi oldu.Roma döneminde Bithynium olarak anılan kente İmparator Claudius’un hüküm sürdüğü yıllarda Claudiopolis adı verildi. M.S.12.yüzyıl başlarında İmparator Hadrianus’un sevgilisi Antinoos’un doğum yeri olması nedeniyle önem kazanan kent daha sonra Hadrionapolis olarak adlandırılmaya başlandı. Bir piskoposluk merkezi olan ve Bizans döneminde Polis denen kenti, 11. yüzyılda yöreye gelmeye başlayan Türkmenler Bolu olarak adlandırdılar.

Coğrafya
Bolu 8.276 km² yüzölçümü ile Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz bölümünde yer alır. İl arazisinin yaklaşık % 18’in tarım alanları oluşturmaktadır. Orman alanları ise % 59’luk bir oran ile Türkiye ormanları içinde % 2,55’lik paya sahiptir. Çayır ve meraların kapladığı alan yaklaşık % 15’tir. Geriye kalan %8 dolayında alan ise tarım dışı alanlardır.Bolu, Karadeniz iklimi ile karasal iklim arasındaki geçiş alanında bulunur. Karadeniz kıyısındaki ilçelerde Karadeniz ikliminin özellikleri ağır basarken; iç bölgelere gidildikçe, kıyıya paralel uzanan dağların Karadeniz üzerinden gelen nemli havanın önünü kesmesiyle iklim karasallaşır.Seben, Mudurnu ve Kıbrısçık, Gerede'nin en güneyi ve Dörtdivan'ın güneyinde karasal iklim özellikleri ağır basmaktadır.Bolu, iklimlerin kesiştiği bir il olmasından ötürü çok çeşitli flora ve fauna özelliklerine sahiptir. Kıyılardaki otsu bitkiler yıl boyu yeşil kalırken; karasal iklimin görüldüğü güney kesimlerde yaz kuraklığı ile sararırlar. Orman oranı açısından en zengin illerimizden biridir. Karadeniz iklimin görüldüğü kıyı bölgelerde kayın ve meşe, yüksek yerlerde göknar ve sarıçam türleri ağır basmaktayken; karasal olan iç bölgelerde antropojen bozkırlar görülür. Karasal yerlerdeki yüksek dağlarda yer yer karaçam ve meşe topluluklarına rastlanmaktadır.Bolu il merkezine göre; Dörtdivan, Yeniçağa ve Gerede ilçeleri doğuda, Mengen kuzeydoğuda, Göynük ve Mudurnu İlçeleri güneybatıda, Seben ve Kıbrıscık ilçeleri ise güneyde yer almaktadır. Bolu’nun, batısında Düzce ve Sakarya, güneybatısında Bilecik ve Eskişehir, güneyinde Ankara, doğusunda Çankırı, kuzeyinde Zonguldak ve kuzey doğusunda Karabük illeri yer alır.
İlçeleri:
Dörtdivan:
 İlçede Yağbaşlar Köyün’de Bizans kale kalıntıları vardır. Yukarısayık ve Sorkun köyleri arasında bir tepede Himmet Dede Türbesi, Kılıçlar Köyü'nde Kırklar Türbesi, Çalköy’de Şehriban Nine Türbesi, Merkez Camii yanında Secamehmet Dede Türbesi bulunmaktadır.Ayrıca Yağbaşlar Köyü Mürseller mahallesinde Ayvadibi Şifalı Suyu bulunur.Her yıl Temmuz ayı içinde Dörtdivan yaylalarında Köroğlu Şenlikleri yapılmaktadır.Çalköy, Çetikören, Karaçayır, Kapaklı ve Kirazlı en önemli yaylalarıdır.
Gerede: Asar Kale, Keçi Kalesi Kalıntıları, Kiliseli Han diye bilinen tarihi tüccar hanı, Yukarı Tekke Camii, Aşağı Tekke Camii Türbesi, Yıldırım Beyazıt Camii, Esentepe’deki Ramazan Dede Türbeleri, gezilip görülebilecek tarihi eserler ve yerlerdir. Esentepe bölgesinde kışın kış sporları ve kayak yapmak mümkündür. Ayrıca yaz aylarında çim kayağı yapma imkanı vardır. Her yıl Temmuz ayı içinde Esentepe’de geleneksel “Esentepe Yağlı Güreşleri” yapılır.Şehrin kuzeyinde Esentepe, Arkut Dağlarında yaylalar başlıca mesirelik alanlardır. Özellikle Gerede Yaylaları yayla turizmine çok uygundur. Gerede’nin güneyinde ise 1200–1500 m. yüksekliklerde bulunan yaylalardan en önemlileri Haşat ve Zorpan yaylalarıdır.
Göynük: 20. yüzyıl başlarına ait eski Türk evleri bakımından zengindir. Göynük İlçesi, sahip olduğu 110 adet tarihi konut, 17 cami, türbe, çeşme ve hamam olmak üzere toplam 127 adet sivil mimarî eser sebebiyle “Kentsel Sit Alanı” ilân edilmiştir. Göynük’te ayrıca 1922 yılında yapılan 3 katlı Zafer Kulesi bulunmaktadır. Çubuk Yaylası, Arıkçayırı Yaylası, Bulanık Yaylası, Değirmenözü Yaylası, Hacımahmut Yaylası en önemli yaylalarıdır. Sünnet Gölü, Çubuk Gölü ve Çatak Köyü Kaplıcası görülmesi gereken turistik yerlerdir. 
Kıbrıscık: Yaylaları ile ünlüdür. Köroğlu Dağları'nın güney yamaçlarındaki düzlük alanlarda yer alan yaylalardan Belen, Karaköy, Kökez, Bölücekkaya, Kardoğan ve 1825 m. yükseklikte bulunan Devevira en önemlileridir. Kıbrısçık- Beypazarı yolu üzerinde bulunan Karagöl, bir hektar genişliğinde oldukça derin bir göldür. Çevresi tamamen ormanlık olan gölde kamp yapmak için çok güzel yerler vardır. Gölde çok sayıda yaban ördeği olmasından dolayı avcıların uğrak yeridir.Göl kenarında bulunan bungalov tipi evlerde konaklama imkânı vardır. 
Mengen: Mengen ormanlık bir bölgedir ve yüksek yaylaları bulunmaktadır. Başlıcaları; Soğucak, Akçakoca, Bürnük, Sırıklı, Çukur Yayla, Göl Yaylası, Aktepe, Ağalar, Küçükkuz, Civcivler, Mamatlar, Elemen ve Afşar yaylalarıdır. Ödek, Kemal Savaş, Şirinyazı ve Hızarderesi Göletleri önemli mesire yerleridir. Mengen’in en büyük özelliği; çok ünlü aşçılar yetiştirmesidir. Her yıl Eylül ayının ilk haftasında geleneksel “Mengen Aşçılar ve Turizm Festivali” düzenlenmektedir. 
Mudurnu: İl merkezine 52 km uzaklıktaki Mudurnu İlçesi eski Türk evleri bakımından önemli bir özelliğe sahiptir. İlçede bulunan 165 adet ev ve 8 Cami, çeşme ve hamam olmak üzere toplam 173 adet mimari değeri yüksek yapı nedeniyle “Kentsel Sit Alanı” ilan edilmiştir. Türk sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri ise “Armutçular Konağı” dır. İlçe sınırlarındaki Sülük Gölü, Karamurat Gölü, Ümran Tepesi ve yaylalar halkın dinlenme yerleridir. Mudurnu’ya 5 km. mesafede bulunan Babas Kaplıcası’nın metabolizma hastalıkları ve hafif diabetliler üzerinde olumlu etkileri vardır. Konaklama tesisi bulunmaktadır. Mudurnu’nun 30 km. kuzeybatısında yeralan Sarot Kaplıcası Taşkesti – Ilıca Köyü hudutları içerisindedir. Bolu ili dahilinde bulunan bütün maden sularından ayrı bir özellik taşıyan kaynak, sıcak ve sülfatlıdır. 
Seben: İl merkezine 52 km uzaklıktaki Seben ilçesi Kiraz Dağı çevresinde toplanmış, ortalama 1400 m. yükseklikteki yaylalarla çevrilidir. Bu yaylaların en önemlileri Gerenözü ve Kızık yaylalarıdır. Kızık yaylasının evleri, değişik mimarisiyle dikkati çeker. Bu evler hiç çivi kullanmadan, çam ağaçlarından çatkılı, kenetleme ve birbirine geçme şeklinde yapılmıştır. Yerden yüksekçe yapılmış merdivenler, geniş ocakları ve kendine özgü eşyaları ile bu evler değişik özellikler taşırlar. Seben İlçesinin 14 km. güneyinde, Kesenözü Köyü'nde bulunan Bağlum Kaplıcaları mide, safra kesesi, solunum ve dolaşım bozukluklarında olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. 
Yeniçağa: İl merkezine 37 km uzaklıktaki Yeniçağa ilçesi Ankara-İstanbul karayolu üzerindedir. İlçenin hemen kıyısında uzanan Yeniçağa Gölü kıyı boyunca uzanan ağaçları ile güzel bir mesire yeridir. Gölde tatlı su balıklarından karabalık avlanabilir.

Göller
Gölcük: Bolu’nun 13 km. güneyinde suni olarak yapılmış bir set gölüdür. Etrafı çam ve köknar ağaçları ile kaplı gölün kar altındaki görüntüsü muhteşemdir. Gölün hemen kenarında Orman Bakanlığı’nın misafirhanesi ile bir kır gazinosu vardır. Göl ve etrafı orman içi dinlenme yeri olarak Batı Karadeniz Millî Parklar Bölge Müdürlüğü denetimindedir.
Gölköy Baraj Bölü: Bolu’nun 10 km. batısındadır. Bolu ovasını sulama amacıyla yapılmıştır. Çevresi ormanlarla kaplı olan sazan ve alabalık vardır. Şehir merkezine yakınlığı ve ulaşım kolaylığı nedeni ile piknik yapmak ve olta ile balık avlamak isteyenler tarafından çok elverişlidir.
Yeniçağa Gölü: Bolu – Ankara karayolu üzerinde, yeniçağa ilçe merkezinde bulunan göl, bir çanak gölüdür. Gölde olta ile balık avlanabilir. Karamurat Gölü Mudurnu’ya 35 km. mesafede olan göl, Akyazı’ya giden yolun kenarında ve Karamurat Köyü yakınındadır. Turna ve kadife balığı bulunmaktadır.
Çubuk Gölü: Göynük’ün 11 km. kuzeyindedir. Kıyısında çubuk köyü bulunan, etrafı güzel çam ormanları ile kaplı çubuk gölündeki sazan ve alabalıkları olta ile avlamak serbesttir.
Sülük Gölü: Mudurnu – Akyazı yoluna 9 km. mesafededir. Mudurnu ilçesine 50 km. uzaklıkta bulunan göl, Millî Parklar koruma alanı içindedir. Bozulmamış doğasıyla ve zengin florasıyla dikkat çekmektedir. Gölde Abant alası, gökkuşağı ve kırmızı benekli alabalık bulunmaktadır.
Sünnet Gölü: Göynük’ün 27 km. doğusundadır. Fevkalade güzelliğe sahip olan gölde çok lezzetli mercan ve alabalıklar mevcuttur. Olta balıkçılığı ile bu balıkların avlanması serbesttir. Sünnet gölünde konaklama ve yeme-içme hizmeti veren bir tesis bulunmaktadır. Göl etrafında; piknik, yürüyüş, koşu ve bisiklet sporu yapabilme imkanı vardır.
Karagöl: Kıbrısçık – Beypazarı yolu üzerinde bulunan Karagöl, oldukça derin bir göldür. Kıbrıscık’a 20 km.dir. Çevresi tamamen ormanlık olan gölde kamp yapılabilir. Yaban ördeklerinin varoluşu nedeniyle avcıların uğrak yeridir. Her yıl mayıs sonunda Karagöl Şenlikleri düzenlenmektedir.
Akkaya Boğazı: Bolu’nun 10 km. güneyinde, Mudurnu yolu üzerinde bulunan travertenler, Bolu’nun Pamukkalesi olarak görülmeye değer bir güzelliğe sahiptir. Akkayalardan çıkan maden suyu değişik bir tatta ve 20ºc sıcaklığında olup, modern tesislerde şişelenerek tüketime sunulmaktadır.

Gezilecek Yerler
Bolu (Bithynıum – Claudiopolis): Arkeolojik verilere göre Bolu Ovas'ındaki ilk yerleşim M.Ö.3000 kadar uzanmaktadır. Şehir merkezindeki tepelerde kurulmuş olan Bithynium -Claudiopolis şehrinin tarihi ise 1978 yılında Hisartepe kazısında ortaya çıkan bulgulara göre, M.Ö.7. yüzyıla kadar gitmektedir. Çeşitli yıllarda yapılan kazılarda Antinous Tapınağı ve tiyatroya ait olduğu sanılan parçalarla, çeşitli dönemlere ait sikkeler, kaplar, şişeler, heykeller ve mezar stelleri bulunmuştur. Bu eserler halen Bolu Müzesi’nde bulunmaktadır.
Seben Kaya Evleri: ( Eski Yerleşim Bölgesi ) Seben ilçesine bağlı ve birbirlerine çok yakın olan Çeltik Deresi, Hoçaş, Kaşbıyıklar ve Yuva köylerinde derin vadiler boyunca yükselen kaya kitlelerinin yüzeyinde bir kaç katlı kaya evlerine rastlanmaktadır.
Gerede Asar Kalesi: Gerede’nin Örencik Köyü’nün güneydoğusundadır. Çevrede arazi üzerinde bol miktarda Bizans seramiği görülmekte, bu da kalenin Bizans dönemine ait olduğunu göstermektedir. Ayrıca kale üzerinde kuzeye bakan bir mağara da mevcuttur.

Sivil Mimari
Göynük Evleri: “Kentsel Sit Alanı” olarak ilan edilmiş bulunan Göynük, eski Türk Evleri bakımından zengindir. Burada bulunan evler 20. yüzyıl başlarına aittir. Bazı evlerin oturma odalarında çeşitli motiflerle süslenmiş tavanlar bulunmaktadır. Evlerin önünde genellikle “Hayat” adı verilen avlular da yer almaktadır.
Mudurnu Evleri: Kentsel sit alanı ilan edilen Mudurnu, eski Türk Evleri bakımından önemli bir özelliğe sahiptir. Sivil mimari özellikleri açısından Göynük evlerine benzerlik gösteren, ilçenin tarihi ve kültürünü yansıtan bu evler korumaya alınmıştır.

Kaplıcalar
Bolu kaplıcaları şehir merkezine 5 km. mesafede, Karacasu mevkiinde bulunan kaplıcalar çevresi ormanlarla kaplı nezih bir dinlenme yeridir. Termal turizm merkezi olan bölgede termal otel ve büyük kaplıca, küçük kaplıca ve Sağlık Bakanlığı’na ait fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi olmak üzere üç birim hizmet vermektedir. Doğal kaynaklı olan bu kaplıcalar, romatizma hastalıklarına, deri, dolaşım ve kalp, solunum yolu, kadın, sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kemik ve kireçlenme hastalıkları, metabolizma bozukluklarına iyi gelmektedir.

Sportif Etkinlikler
Kayak Merkezleri Esentepe :
Gerede’nin kuzeyinde 1300 m. yükseklikte kış sporları ve kayak imkanına sahip bir yerdir. Tüm ilçeye hakim mükemmel bir manzaraya sahip olan Esentepe'de çim kayağı da yapmak mümkündür. Asırlık çam ağaçlarının bulunduğu Esentepe’ye bu isim bölgenin sürekli esmesi nedeniyle Atatürk tarafından verilmiştir. 
Kartalkaya Kayak Merkezi:Türkiye’nin en gözde kayak merkezlerinden biri olan Kartalkaya kayak ve snowboard merkezi Batı Karadeniz bölgesinde, Bolu ilinin güneydoğusunda, Köroğlu dağları üzerinde yer almaktadır
Avcılık Ve Olta Balıkçılığı: Bolu’nun dört yanını kuşatan orman tabakası ve zengin bitki örtüsü, beraberinde çok çeşitli av hayvanlarının bulunmasını sağlar. Ormanlık alanlarda, ayı, vaşak, yaban domuzu, geyik, karaca, kurt, sansar, tilki, porsuk, tavşan, kokarca, gelincik, kunduz ve sincap gibi kara hayvanları ile keklik, üveyik, bıldırcın, çil, toy, turna, çulluk, güvercin gibi av kuşları ve atmaca, şahin, kartal gibi yırtıcı kuşlar sıklıkla görülmektedir. Ayrıca bir çok gölü bünyesinde barındıran Bolu, olta balıkçılığı için ideal bir bölgedir. Abant Gölü, Gölcük, Gölköy Barajı, Yedigöller, Aladağ gölünde bulunan çok lezzetli alabalık, sazan, mercan ve gümüş balıkları olta ile avlanabilmektedir. 
Yamaç Paraşütü: Yamaç paraşütü için Abant Dağları’nda çok uygun yerler mevcut olup, yaz aylarında büyük şehirlerden bu sporu yapmak isteyenler için Abant’a turlar düzenlenmektedir.

Özel Gün ve Etkinlikler
İzzet Baysal Şükran Günleri

Bolu Valiliği, Bolu Belediye Başkanlığı ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi işbirliği ile, çeşitli sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla, her yıl Mayıs ayının 2. haftasında düzenlenen ve bir hafta devam eden günlerdir. Boluluların "Bolu'nun Babası" lütfuna mazhar olmuş Merhum İzzet Baysal, bu günlerde düzenlenen çeşitli sanatsal ve kültürel etkinliklerle anılır.
Aşçılık ve Turizm Festivali
Bolu'nun Mengen ilçesinde, her yıl Haziran ayında düzenlenmektedir. Türkiye'de tek aşçılık okulunun bulunduğu yer olan Mengen'de düzenlenen festivalde çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Köroğlu Yayla Şenlikleri
Dörtdivan'a bağlı Köroğlu Yaylası'nda her yıl Temmuz ayı içinde düzenlenmekte; halk oyunları gösterileri, yarışmalar, güreş müsabakaları, konserler gibi çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.

Ne Yenir?
Bolu’nun fındık şekeri, çikolatası, çam balı, kaymağı, tereyağı ünlüdür. Kabaklı gözleme yöreye özgü hamur işidir. Mudurnu’nun saray helvası, köpük helvası, Göynük’ün şeker fasulyesi Seben’in elması, üzümü, Mengen’in peyniri yörenin  tadılmaya değer yiyecekleridir.Aşçıları ile ünlü olması sebebiyle Bolu'da her yemeğin ayrı bir tadı vardır.

Ne Alınır?
Bolu’nun çam kolonyası, fındık şekeri, Bolu çikolatası, çam balı, kaymağı, tereyağı, kabaklı gözlemesi; Mudurnu’nun saray helvası, köpük helvası, ipek oyaları; Gerede’nin deri ve bakır eşyaları; Göynük’ün şeker fasulyesi, el dokumaları; Seben’in elması, üzümü; Mengen’in peyniri; Kıbrıscık’ın pirinci, el dokuması torbaları ve kilimleri, hediyelik olarak satın alınabilir. 

Yapmadan Dönme...
Sonbaharda Yedigöller’de kamp yapıp fotoğraf çekmeden,
Abant Gölü ve diğer göl çevresinde yürüyüş yapmadan,
Mudurnu ve Göynük evlerini görmeden,
Bolu Yaylalarında gezmeden,
Kartalkaya’da kayak, Abant’da yamaç paraşütü yapmadan.
Seben Kaya evlerini görmeden,
Bolu’nun çam kolonyası, fındık şekeri, Bolu çikolatası, çam balı, kaymağı, tereyağı, kabaklı gözlemesi; Mudurnu’nun saray helvası, köpük helvası, ipek oyaları;
Gerede’nin deri ve bakır eşyaları;
Göynük’ün şeker fasulyesi, el dokumaları;
Seben’in elması, üzümü; Mengen’in peyniri; Kıbrıscık’ın pirinci, el dokuması torbaları ve kilimleri; satın almadan,
Geleneksel “Mengen Aşçılar ve Turizm Festivali”, Dörtdivan Yayla Şenlikleri ve Bolu Köroğlu Kültür Sanat Turizm Festivali izlemeden,
Dönmeyin...