Bitlis

Bitlis


Eskiçağlardan kalma birçok yazılı belgede Bitlis, sularının bolluğu ile övülmektedir. Doğal ve tarihsel çevrenin korunabildiği, yöreye özgü mimari geleneklerin sürdüğü birkaç kentten biri olan Bitlis'in Anadolu kentleri arasında bu açıdan ayrı bir yeri vardır. Tarihsel yapılar, kalesi ve eski evleriyle Bitlis bugün de bir ortaçağ kenti görünümündedir. Dar bir vadinin tabanında kurulmuş olan kentin içinden geçen dört akarsuyun üzerinde, kesme taştan yapılmış kemerli 24 köprü vardır. Kente egemen olan görkemli Bitlis Kalesi dik bir yamaçta yükselir. Bitlis kenti tarihsel yapılar açısından çok zengindir.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin en dağlık ve engebeli kesimlerinden birinde yer alan Bitlis ili Van Gölü'nün batısındadır. Bitlis'in adına ilişkin söylentilere göre, Makedonya Kralı Büyük İskender, Asya Seferi sırasında bu yöreden geçerken komutanlarından Lis'e, burada kendisinin bile alamayacağı bir kale yapmasını emretmiş. Dönüşünde kaleyi almak için çok uğraşan Büyük İskender bunu başaramayıp çok sayıda askerini yitirince komutanı Lis'e çok kızmış. Daha sonra gelerek kalenin anahtarlarını Büyük İskender'e teslim eden komutan, kendisinin bile alamayacağı bir kale yaptırmasını buyurduğunu krala anımsatınca bağışlanmış. Komutanını onurlarıdırmak isteyen Büyük İskender de kaleye "Bad Lis" adını vermiş. Bu ad zamanla "Bitlis" biçimine dönüşmüş. Oysa Bitlis'in tarihi çok daha eskiye dayanır. Asurlular'ın bu yöreye "Liz'in Yurdu" anlamında "Bit Liz" dedikleri bilinmektedir.Bitlis halkının başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır. Hayvansal ürünlerin işlenmesi için ilin çeşitli yerlerinde et kombin alanları ve süt ürünleri fabrikaları kurulmuştur. Tatvan'daki yem fabrikası da hayvan besleyenlerin yem gereksinimini karşılar. Bitlis ilinin önemli bir ürünü de baldır. Suları sodalı olan Van Gölü'ne dökülen akarsu ağızlarıyla, suları tatlı olan Nazik ve Aygır göllerinde balıkçılık yapılır.

Tarih
Geçmişi M.Ö. 2000 yılına kadar uzanan Bitlis’te Urartu, Asur, Med, Pers, Mekadonya Krallığı, Roma ve Bizans Dönemleri’ne ait izlere rastlanılmaktadır.Türklerin 11. yüzyılla birlikte başlayan Anadolu akınları sırasında önemi bir uğrak yeri haline gelen, bu tarihlerde Alpaslan ve ordularını Ahlat’ta konuk eden Bitlis, Türklerin Anadolu’ya açılmasında çok önemli bir rol de üstlenmiştir.1514 yılında Osmanlıların eline geçmiştir. 1929 yılında Muş iline bağlı ilçe, 1936 yılında ise il olmuştur.

Coğrafya
Bitlis ilinin topraklarının çoğu sarp ve yüksek dağlardan oluşmuştur. Önemli dağlar olan Nemrut ve Süphan’dır.Karasal özellikler gösteren Bitlis iklimi, gerçekte doğunun sert ve karasal iklimiyle Akdeniz iklimi arasında bir geçiş niteliği göstermektedir. İlde kışlar soğuk, yazlar ise sıcak ve kurak geçer.Bitlis'in ilçeleri Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Mutki ve Tatvan’dır.
Ahlat: İl merkezine 60 km. mesafede, Van Gölü kıyılarında kurulu bulunan Ahlat ilçesinin tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Ahlat’ta çoğu 13. yüzyıldan kalma 14 kümbet, 2 kale, Selçuklu döneminden kalma 5 tarihi mezarlık, Osmanlı döneminden kalma 1 tarihi mezarlık, Yuvadamı Köyü'nün kuzeyinde M.Ö.2000 ile M.Ö.1200 yılları arasında kalan döneme ait 4 ayrı mezarlık, Osmanlı döneminden kalma 2 cami, 1 hamam bulunmaktadır. İlçedeki Emirlik Bayındır Kümbeti mutlaka gezilmeli ve görülmelidir. İlçenin en önde gelen tarihi varlığı yaklaşık 200 dönümlük bir alanda kurulu bulunan tarihi “Selçuklu Mezarlığı”dır. Mezarlıkta her biri anıtsal yapı özelliğine sahip Şahideli-Şahidesiz sanduka mezarların dışında, Orta Asya Türk Mezar tipleri olan oda tarzı yeraltı mezarları da görülür. Diğer önemli tarihi eserler içerisinde yer alan Kümbetler, İslami etki ile birlikte gelişmiş olan, yer altı mezar odası üzerine küçük bir mescit eklenen dönemin bey ve yöneticilerine ait anıtsal mezarlardır. Ahlat aynı zamanda Van Gölü çevresinin en güzel sahillerine sahiptir. Kıyı turizmi ve su sporları açısından gelişmeye müsait ilçe sahillerinde 4 ay yüzme imkanı vardı. Ayrıca ilçenin kuzeyinde kalan Sütay yaylası, yayla turizminin canlanması açısından elverişlidir. El sanatları, ürünlerinden olan “Ahlat bastonu”, tüm ülkemize ün salmıştır.
Tatvan: İl merkezine 27 km. uzaklıktadır.İlçe’de kara ve demiryolları ile ulaşım söz konusu olduğu gibi Van Gölü üzerinden feribotla ulaşmak da mümkündür. İlçenin Van Gölü kıyısında kurulu olduğu yer aynı zamanda doğal bir liman olma özelliğine de sahiptir

Gezilecek Yerler
Bitlis Kalesi: İl merkezindeki çarşının hemen dik yamacında yer alan Bitlis Kalesi M.Ö. 312 tarihinde Büyük İskender’in emri ile kumandanlarından Leys Bedlis tarafından inşa ettirilmiştir. Kale toprakla dolu olduğu için içini gezmek mümkün değildir. Ancak tepede panoramik olağanüstü güzellikte bir manzara vardır.
Nemrut Dağı ve Krater Gölleri: İlin kuzeyinde, Tatvan İlçesinin sınırları içerisinde yer alan ve yüksekliği 2935 m. olan Nemrut Dağı, volkanik bir dağdır. Bir doğa harikası olan Nemrut Dağı her yıl özellikle yaz aylarında çok sayıda yabancı ve yerli turist tarafından gezilmektedir. Nemrut Dağı krater alanı içerisinde yer alan Nemrut Gölü, büyüklük bakımından ülkemizin birinci, dünyanın ise ikinci en büyük krater gölü unvanına sahiptir. Bitlis’e 27 km., Tatvan’a ise 13 km. uzaklıkta bulunur.
Van Gölü: Sodalı ve tuzlu suyu olan Van Gölü'nün yarısı Bitlis sınırları içerisinde yer almaktadır. Ahlat, Adilcevaz ve Tatvan ilçeleri Van Gölü kıyısında kuruludur. Kıyılarda pek çok plajın yanı sıra konaklama, yeme-içme tesisleri bulunmaktadır.

Bitlis'te Beşminare Hikayesi:
Rus işgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis’ ten kaçan bir baba ve oğul, Bitlis’e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir : “ Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış.” Bunu duyan baba yıkılır ,diz çöker ve şöyle bir ağıt yakar:
 “Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel.
  Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.”
Bu ağıt zamanla türkü ve manilere konu olarak günümüze kadar gelir.

Ne Yenir?
Bitlis Büryan kebabı yörenin ünlü yemeğidir. Oğlak etinden yapılan bu yemek Haziran-Temmuz-Ağustos ayları arasında yenilebilir. Uykusundan fedakarlık yapabilenler yine bu aylar arasında sabah saat 05:00′te “avşor” adı verilen yemekten tadabilirler.

Ne Alınır?
Bitlis hediyelik eşyalar bakımından da ziyaretçilerine oldukça zengin seçenekler sunar. İlçelerde halen yapılmakta olan kök boyalı rengarenk kilimler, el emeği göz nuru halılar, toprak çanak-çömlekler, Ahlat ilçesinde yapılan her biri sanat eseri olan bastonlar satın alınabilir. Ayrıca Hizan fındığı, Adilcevaz cevizi, Mutki kara kovan balı ve küp peyniri hediyelik gıda ürünleri arasında en önde gelenleridir.

Yapmadan Dönme...
Nemrut Dağı ve Nemrut Krater Gölü’nü görmeden,
Ahlat Kümbetleri ve Selçuklu Mezarlığı’nı görmeden,
İl merkezinde bulunan Bitlis Kalesi, İhlasiye Medresesi, Şerefiye Camisi ve Kümbetleri ziyaret etmeden,
Bitlis büryan kebabı ve avşor yemeden,
Kök boyalı dokuma kilimleri, Ahlat bastonu, Hizan fındığı, Adilcevaz cevizi, Mutki kara kovan balı ve küp peyniri almadan
Dönmeyin…