Trabzon

Trabzon


Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan Trabzon Kafkasların ve İran transit yolunun başlangıcında yer alır. Karadenize kıyısı olan diğer ülkelerin limanlarıyla bağlantısı bulunmaktadır. Tarihi ve doğa güzellikleri ile dört mevsim gezip görülebilecek turizm şehridir.Toplam nüfusu 765.127'dur. Bu nüfusun yaklaşık %54'ü şehir ve ilçe gibi merkezlerde,%46'sı ise kırsal kesimlerde yani köylerde yaşamaktadır.Trabzon halkı adet, yaşam tarzı , gelenek ve görenek bakımından kendine ve yöreye özgü özellikler taşımaktadır. Trabzonda çok çeşitli Türkmen boyları yaşamaktadır. Çepniler ise bölgede Şalpazarı ve Beşikdüzü ilçesinin Şalpazarına yakın köylerinde 29 kadar köyde yaşamakta olup en eski Türkmen geleneklerini hala sürdürmektedirler.

Tarih
Antik Çağ

Eusebius'a göre şehrin kuruluş tarihini MÖ 756 olmakla birlikte bu iddia Trabzon'u İstanbul, Roma hatta, genel kanıya göre Trabzon ve diğer Doğu Karadeniz kolonizasyonunu gerçekleştiren Sinop'tan daha eski bir kent yapmaktadır. Bu durum gerçekse Sinoplular varolan bir kenti MÖ 630 tarihinden sonra yeniden kolonize etmiş olmalıdırlar.Anabasis'te geçen "Pontos Euksenios kıyısındaki bu şehir Sinope’nin Lazların ataları olan ''Kolhis ülkesindeki kolonisidir"ifadesi daha sonra Arrian ve Peripleus tarafından da onaylanmıştır.Merkezinde Yunanlıların çevre köylerinde bugünkü Lazların ataları olan Kolhislilerin ve yaşadığı Trabzon, Antik çağ ve sonrasında Zigana geçidi üzerinden Ermenistan ve Euphrates civarında üretilen ticari malların takas edildiği ticaret merkezi ve dış ülkelere satıldığı bir ihraç limanı özelliğindeydi. Pontus İmparatoru Mithridates'in Roma İmparatorluğu ile giriştiği bir dizi savaşı kaybetmesinin ardından Anadolu topraklarının yanı sıra Trabzon'da Roma hakimiyetine girmiştir.

Roma ve Bizans
Pompey'e karşı mücadelesinde Mithridates'e destek vermeyen Trabzon Roma döneminde ödüllendirilmiş serbest şehir statüsü kazandırılmıştır.Bizzat kente gelen Arrian, Trapezus’un Roma döneminde güney Karadenizdeki en önemli liman kenti olduğunu belirtmiştir. Roma İmparatoru Hadrian döneminde restore edilen kente, Trajan döneminde Pontus Kapadokyası eyaletinin başkenti olmuş ve yeni bir liman inşa edilmiştir.Gallianus döneminde bir Germen kabilesi olan Gotlar tarafından yağmalanmış,Justinian döneminde tekarar onarılarak eski konumunu kaznamıştır. İstanbul’un Latinler tarafından işgali üzerine Komnenos ailesi,Trabzon'a sığınarak 1461 tarihine Osmanlı fethine dek sürecek bağımsız bir krallık (Trabzon İmparatorluğu) kuracaklar, kendilerini Roma İmparatoru ilan edeceklerdi.

Trabzon İmparatorluğu
Komnenos hanedanından VII. Michael Latin işgali nedeniyle Trabzon'a gelerek teyzesi Gürcü kraliçesi Tamar'nın da desteğiyle kendini Roma İmparatoru ilan etmişse de Batı özellikle Vatikan Trabzon İmparatorunu küçümseyerek "Laz hükümdarı" olarak tanımlamıştır. Trabzon imparatorları başlangıçta diğer Bizans (Doğu Roma) imparatorları gibi çift başlı (aetos) figürünü sembol olarak kullanmışlarsa da Latin işgalinin sona ermesi ve Konstantinapolis'de yeniden yasal yönetimin iktidarı ele geçirmesiyle, bir çatışmaya sebebiyet vermemek için bugün Trabzon Ayasofya müzesinin giriş kapısının üzerinde rölyefi bulunan tek başlı kartal sembolü tercih etmişlerdir. Cenevizliler ile Venedikliler, Moğollar ile Osmanlılar hatta çeşitli Türkmen (Akkoyunlu kabile federasyonuna mensup) klanları ile denge politikası sürdürerek, varlığını sürdürebilen bu zengin liman kenti, İstanbul'un fethinden sekiz yıl sonra (1461) Fatih Sultan Mehmet tarafından Karadeniz'deki çeşitli beylikler, İtalyan kolonileri ve Kırım'la birlikte ele geçirilerek İpek yolunun stratejik anahtarının Osmanlı hakimiyetine girmesi sağlanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu
I. Bayezid’in 1398 de Samsun yöresini almasından sonra Trabzon Komnenos Krallığı Osmanlı Devletine yıllık vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. David Komnenos, iktidarı döneminde (1458-1461) vergi ödemeyi durdurarak, önceden ödediklerini de Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan aracılığıyla geri istemiş, Osmanlılara karşı Avrupa’daki büyük devletlere ittifak önerisinde bulunmuştur. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet’in öncülüğündeki Osmanlı Kuvvetleri Bölgeyi kuşatarak, 1461 yılında Trabzon’u ele geçirmiş ve Komnenosların egemenliğine son vermiştir.Trabzon, Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir. İlk sancak beyi Hızır Bey’dir. 1470 yılında sancak beyliği küçük yaşta Şehzade Abdullah’a verilmiş; Abdullah, annesi Şirin Hatunla birlikte 1479 yılına kadar Trabzon’da yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim de şehzadeliği sırasında (1491-1512) Trabzon’da Sancak Beyi olarak bulunmuş, sonradan Kanuni ünvanı alacak olan oğlu Sultan Süleyman burada doğmuştur.Trabzon 16. yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur.1859-1864 yılları arasında Kuzey Kafkasya'da süregelen Kafkas-Rus savaşı, Çerkes ve Abaza halkının yenilgisi ile sonuçlanmış ve şehre sayıları 360.binin üzerinde göçmenin yığılmasına yolaçmıştır. Doğal olarak büyük bir afete dönüşen göç, salgın hastalıklar, açlık ve toplum içinde kaynaşmalara yolaçmıştır. Çok kısa bir zaman içinde Trabzon ve Akçakale limanları ve çevresinde ki yerleşim yereleri adeta rezervasyonlara dönüşmüştür. Bu dönem sırasında salgın hastlıklardan korakarak kaçan yerel halk yaylalara geçmiş ve şehirde yeni göçmenlerle, devlet görevlilerinden başka sadece kaçamayacak durumda olanlar kalmıştır.1867 yılında Trabzon’da büyük bir yangın çıkmış, bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir. 1868 yılında vilayet olmuş, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır.Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzon’a saldırır (14 Nisan 1916). Trabzonlulardan oluşan vurucu güçler (Milis), bu saldırı sırasında gerilla savaşı verirler. Bu sıralarda, cepheye gönderilmek üzere Hamidiye Zırhlısının desteğinde Trabzon Limanına gelen cephane Trabzonlu gençlerce büyük bir heyecan içinde boşaltılıp Maçka’ya taşınır.
Çaykara’da Sultan Murat Yaylasında (10 Haziran 1916), Of’ta Baltacı, Arsin’de Yanbolu Derelerinde Ruslara karşı başarılı savaşlar verilmiş, ancak o yıllardaki koşullar altında düşmanın Trabzon’a girmesine engel olunamaz ve Ruslar 14 Nisan l916 yılında Trabzon’a girer. Rusların Trabzon’da kaldığı bir yıl, on ay, on günlük süre içinde özellikle Rumlar ve Ermeniler, yerli halka büyük işkenceler yaparlar; sayısız insan öldürürler.
1917′de Rusya’da “Bolşevik Devrimi” olur, Çarlık Yönetimi yıkılır. Bunun üzerine Rus ordusunda büyük bir panik başlar. Bu Rusların Trabzon’dan çekilmesine de yol açar. Öte yandan, batıdan doğuya doğru kayan ve Karadağ’da toplanan Türk Çeteleri, Akçaabat’a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey’in komutasında üç koldan Trabzon’a doğru yürürler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girer.

Türkiye Cumhuriyeti
Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları yeni Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyetini kurmuşlar ve Trabzonda yeni ülkenin yeni idari yapısında altmışbir (61) nolu il olarak yerini almıştır.İlin Cumhuriyet dönemindeki sınırları kültürel ve tarihsel bir düşünceyle değil tamamen idari yapı ve merkezlere uzaklıklar baz alınarak çizilmiştir.Cumhuriyetin ilanından sonra Trabzonda çeşitli fabrikalar kurulmuştur.Atatürk, Cumhuriyet döneminde Trabzon’a üç kez gelir; 1924, 1930 ve 1937 yıllarında, ilk geldikleri 15 Eylül 1924 günü, Trabzonlularca “ATATÜRK GÜNÜ” olarak kabul edilir ve bu kendisine bir telle bildirilir.

Coğrafya
Güneyinde Gümüşhane ve Bayburt, batısında Giresun, doğusunda Rize illeri ile çevrili olan Trabzon, kuzeyinde de Karadenize kıyısı vardır. Yerleşim yoğunluğu sahil kesimlerdedir. Deniz seviyesinden başlayarak güneye doğru artan yükseklik bölgede 3000 metreyi bulur. Yüksek kesimlerde genellikle dağlar, tepeler ve yaylalar yer almaktadır.Bitki örtüsü açısından son derece zengin olan Trabzon’da 440′ı bölgeye has, Türkiye genelinde nadir olan 2500 bitki türü bulunmaktadır.Yıllık deniz suyu sıcaklığı ortalaması 16.1° olup, Ağustos ayında 27.5°C’ ye ulaşır. En düşük değer ise, Mart ayında 6.0°C dır. Senenin her ayı yağışlı olan Karadeniz rejiminin bariz özelliklerini taşır.Trabzon ilinin ilçeleri; Akçaabat, Araklı, Arsin, Beşikdözü, Çarşıbaşı, Çaykara, Dernekpazarı, Düzköy, Hayrat, Köprübaşı, Maçka, Of, Sürmene, Şalpazarı, Tonya, Vakfıkebir ve Yomra’dır.
Akçaabat : Trabzon’un 13 km batısında ve deniz kenarında kurulmuş bir ilçedir. Tabii plajları ile ilin önemli kıyı ilçelerinden birisidir. Mersin Köyü ve Akçakale kamping alanlarının yanı sıra Sera Gölü önemli turistik yerlerden biridir.
Çaykara : Trabzon’un güney doğusunda ve 76 km mesafede bulunan ilçe Uzungöl Turizm Merkezi ile ünlüdür.
Maçka : Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerinde Trabzon’a 30 km uzaklıkta doğal güzellikleri yanı sıra Altındere Milli Parkı’nın ve Sumela Manastırı’nın bulunduğu turistik bir ilçedir.
Düzköy : Trabzon’a 40 km mesafede bulunan ilçe Çalköy Mağarasıyla turistik bir ilçe konumundadır.


Trabzondaki Yaylalar 
Sera Gölü Çevresi:Sera gölü çevresi gelişmiş bir kamp ve piknik alanıdır. Göl sularında olta balıkçılığı yapılabilir.Yaylada her türlü temel ihtiyaç malzemesi temin edilebilir. Balık ve et lokantası, kır kahvesi, bakkal gecenin geç saatlerine kadar açıktır.
Maçka-Mavura Yaylası:Mavura yaylasıyla Solma yaylası arası 3,5 km. orman manzaralı toprak yol, yaya yürüyüş için idealdir.
Lapazan Yaylası:2.200m.rakımlı yaylada Haziran – Temmuz aylarında yer yer kar yığınları görülmektedir.Aşınmaya dayanıklı bitki örtüsü çim kayağına elverişlidir.
Maçka-Çakırgöl Yaylası: 2. 504 m yükseklikteki Çakırgöl yaylasına yol üzerinde; Arnavutluk, Kırantaş, Akarsu, Ayraksa, Livayda Kurugöl, Mesaraş Furnoba, Kasapoğlu, Camiboğazı, Ortaoba ve Deveboynu yaylaları bulunmaktadır.
Karadağ Yaylası:1. 946 m. yükseklikteki yayla bol oksijeni ile akciğer tedavisi görmüş hastaların tatil için tercih ettiği yerdir.Yaylada yaban hayatı da oldukça zengindir. 
Tonya – Erikbeli Yaylası:1. 800 m. yükseklikteki yayla Kadırga, Çatma Obası, Sazalanı, Zigana, Ken yaylalarına giden yolların birleştiği kavşaktadır. Erikbeli, Sazalanı, Ken, Sinlice, Şıkkıranı ve Siz dağı yaylaları arası doğa yürüyüşü için idealdir.
Sazalanı Yaylası:1. 700 m. yükseklikteki yaylada alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır. Yaylada lokanta, kır kahvesi, bakkal bulunabilir.
Sis Dağı Yaylası: 1.550 m.yükseklikteki yaylada her yıl Temmuz ayının üçüncü cumartesi günü Sis Dağı Şenlikleri yapılmaktadır.
Çatma Obası Yaylası:2. 200 m. yükseklikteki Çatma obası küçük bir yayladır. Erikbeli-Kadırga-Çatma Obası Yaylası ve Zigana Kayak Merkezi arasında doğa yürüyüşü yapılabilir. Mızraklı Su, Şehitler tepesi, Çıngıraklı kuyu gibi efsaneleri olan mekanları vardır.Mızraklı Su;Efsaneye göre, savaş sırasında çok susayan asker bir mızrağı ortadan kırıp sağa sola bütün gücüyle fırlatır. Mızrağın bir parçasının saplandığı yerden su çıkar, diğer parçasının saplandığı yerde su kaybolur. 50-60 metre aşağıda esrarengiz bir şekilde çimlerin arasında yok olan suyun çıktığı bölüm, günümüzde beton koruma altına alınmıştır.Çıngıraklı Kuyu bu adı, kuyuya atılan bir taş parçasının uzun süre ses çıkarmasından almaktadır. Girişin uzun zaman karla kapalı kaldığı mağara bulunmaktadır.

Ne Yenir?
Pek çok yemeği yapılan hamsi, karalahana ve mısır ekmeği, hamsi kuşu, hamsi pilavı, hamsili kaygana, hamsi tava, lahana kavurması, hoşmerim, Akçaabat Köftesi, kıymalı ve peynirli Trabzon pidesi, Hamsiköy sütlacı yöre yemeklerindendir.

Ne Alınır?
Eskinin daracık arnavut kaldırımlarının üzerinde yürüyüp tek katlı arasta biçimli ve koridoru andıran, hemen hemen tüm Trabzon halkının alışveriş mekanı olan kemeraltında Trabzon’a has telkari usulü ile el yapımı gümüş eşyaları görmelisiniz. Altıncılar ve gümüşcüler çarşısını mutlaka gezmelisiniz.


Yapmadan Dönme...
Yörenin en iyi korunmuş, denizden tepelere kadar uzanan Trabzon Kalesini gezmeden,
Şehrin 7 km güneybatısında soğuksu mevkiinde 19.yüzyıl sivil mimari örneği ile yapılmış ve Trabzon halkının Atatürk’e bir hediyesi olan Atatürk Köşkünü ziyaret etmeden,
Fatih veya İrena Kulesi olarak bilinen ve Cephanelik olarak kullanılan mekanı görmeden,
Yayla şenlikleri mayıs ayının ilk pazar günü başlayarak ağustos ayının sonuna kadar süren festivaller Trabzon’un simgesi halindedir. Festival tarihlerinde Trabzon’a gelirseniz festivale katılmadan,
Kışın Trabzon’a geldiyseniz, Sümela Manastırını kar altında görmeden,
Sümela Manastırı gezisi sonrası yol güzergahında bulunan lokantalarda, kara lahana dolması, kayana, Hamsiköy’de Hamsiköy Sütlacı yemeden,
Uzungölü gezmeden,
Tereyağında alabalık ve tüm Karadenize özgü yemekleri tatmadan…
Dönmeyin...

Santa Harabeleri

Santa Harabeleri bugünkü Dumanlı köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Santa Harabeleri 17. yy’dan beri dini, ticari ve kültürel önem taşıyan bir yerleşim yeri olmuş.  7 adet mahallesi vardır. Arsin-Araklı-Gümüşhane sınırları içindedir. Her mahalle tümüyle taştan inşa edilmiş tek katlı konutlar, taş cepheli 1 veya 2 kilise, her sokak başında 1 çeşme vardır. Tarihi eserler yönünden zengin olan Santa doğal konumları itibariyle de yayla özelliği taşımaktadır.

Düzköy (Haçka Obası) Yaylası

1.784 m. yükseklikteki yaylada Temmuz ayının üçüncü cuma günü Kadırga, 14 Ağustos da Karaabdal şenlikleri yapılan yaylada

Haçkalı Baba türbesi ilgi çekmektedir.

Hıdırnebi ve Kuruçam Yaylaları

1.742 m. yükseklikteki yaylalarda 20 Temmuz’da başlayıp üç gün süren Hıdırnebi şenliklerinin düzenlendiği Hıdırnebi tepesi doğal manzara seyir terası konumundadır. Orman içinde kurt, tilki, çakal vb. yabani hayvanları izlenebilir, foto safari yapılabilir.

Kadırga Yaylası

Yayla, 2. 300 m. yükseklikte ağaç yetişme sınırının üzerindedir. Her yıl Temmuz ayının üçüncü cuma günü kutlanan Kadırga Şenlikleri’ne on binlerce kişi gelmektedir. Halk oyunları gösterileri, yarışmalar, davul zurnalı eğlenceler sırasında tonlarca et, ekmek, yayık ayranı tüketilen Kadırga Şenlikleri büyük bir pazara, panayıra benzemektedir.Üstü açık camii yaylanın ilgi çeken bir eseridir.

Maçka-Kiraz Yaylası

1. 850 m. rakımlı yaylada alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır. Yaylanın içinden akan buz gibi suda alabalık avlanabilir, yaylada çim kayağı yapılabilir. Temmuz ayının üçüncü cuma günü “Ayeser Şenlikleri” kutlanmaktadır.

Şolma Yaylası

Trabzon ilinin turizm potansiyeli en yüksek yörelerinden biri olan Şolma Yaylası, Zengin bitki örtüsüne sahip Kulin dağının içinden geçer ve  merkeze 22 km uzaklıkta1.700 m.rakımlı dır. Çam ormanları ile çevrilmiş, soğuk suyu , düz çimenleri ve çeşitli kokulu çiçekleri ile görülmeye değer bir yayladır. Yaylada alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır.

Maçka

Maçka,Trabzon iline bağlı bir ilçedir. Gümüşhane karayolu üzerinde ve Trabzon'a 29 km uzaklıktadır. Denizden yüksekliği 365 metre olan ilçenin yüzölçümü 1000 mm²'dir
Ladin ormanlarının ağırlıkta olduğu vadilerin ortasındaki bir dere yatağına kurulmuş olan ilçe merkezi, doğal güzellikler bakımından Trabzon'un en zengin yerlerindendir. İlçenin 17 km kadar güneyindeki Sümela Manastırı (Meryem ana), Trabzon ili ve Maçka ilçesinin turizm gelirleri bakımından önem arz etmektedir.Tamamıyla yüksek dağlardan oluşan Maçka arazisi, 2000 metreye kadar ormanlarla, daha yükseklerde ise otlaklar ve dağ bitkileri ile kaplıdır. Yaylalar manzarası, temiz havası ve kaynak suları ile doğal güzellikler yönünden eşsizdir. Meşhur Zigana Geçidi de buradadır.Şolma yaylası bunların başında gelmektedir.Bunun dışında Maçka ilçesinde turistik değerlere sahip görülmeye değer birçok yayla vardır. Bunlardan bazıları; Kiraz Yaylası, Lapazan Yaylası, Gulindağı Yaylası, Mağura Yaylası, Figanoy Yaylası ve Lişer Yaylalarıdır. Lişer Yaylası (Ocaklı-ispela) her yıl 7 Temmuz günü çevre yaylalar ve köylerden gelen insarılarla "Soğuksu Şenlikleri"ni kutlamaktadır.

Trabzon Kalesi

Trabzon il merkezinde, şehrin en yüksek kesimindeki kale, Trabzon’da günümüze en iyi durumda ulaşabilen eserlerin başında gelmektedir. Deniz kıyısından başlayarak şehrin arkasındaki tepelere kadar uzanan Trabzon kalesi, Bizans Çağı’na ait eski temeller üzerinde yükselmiştir. Yukarı Hisar, Orta Hisar ve Aşağı Hisar olmak üzere üç ayrı bölümden meydana gelen kale, eski anıtlardan toplanan taşlardan yapılmıştır. Ne var ki yüzyılımızın başlarında aynı kalenin taşları bu kez yeni binaların yapımında kullanılmıştır. Yukarı Hisar’ın 300 m. Kuzeyindeki tiyatrodan ise hiçbir kalıntı günümüze ulaşamamıştır.

Uzungöl

Trabzon’a 99 km ve Çaykara ilçesine 19 km uzaklıkta deniz seviyesinden 1090 m yükseklikte bulunan Uzungöl dik yamaçları ve muhteşem orman örtüsü ile Alplerin güzelliğini geride bırakmaktadır. Vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuş göl “Uzungöl” olarak bilinir ve çevreye aynı ad verilmiştir. Özellikle yakınındaki “Şerah” köyünün yöreye uygun tarzda yapılmış eski ahşap evler doğanın güzelliğini tamamlar özelliktedir.Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Uzungöl sahip olduğu turistik potansiyeli bakımından çok zengindir.Çevrede trekking, kuş gözlem, botanik amaçlı turların yanı sıra daha yükseklerdeki dağların arasındaki göllere veya yakınlardaki Şekersu ,Demirkapı ,Yaylaönü gibi diğer yaylalara geziler düzenleme olanağı vardır.Yaban hayatı bakımından Uzungöl çevresindeki dağlarda ayı ,kurt , yaban keçisi, tilki, Kafkas, dağ horozu gibi çeşitli hayvan türleri barınmaktadır.

'Trabzon Ayasofya Müzesi'

 Trabzon'un Ayasofya Mahallesinde bulunan tarihi müzedir.İstanbul'un Latinler tarafından işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Komnenos ailesinden Kral I.Manuel tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılan ve bir manastır kilisesi olan Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamına gelir. Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapı, kapalı kollu haç planlı olup, yüksek kasnaklı bir kubbeye sahiptir. Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem'le Havva'nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır.Güney cephesindeki kemerin kilittaşı üzerinde Trabzon'da 257 yıl hüküm süren Komnenos Hanedanı'nın sembolü olan tekbaşlı kartal motifi bulunmaktadır.Kubbede ana tasvir İsa’dır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında oniki havari tasvir edilmiştir. Fatih Sultan Mehmed'in 1461 yılında Trabzon'u fethiyle camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. 1868 yılında Bursa'lı Rıza Efendi'nin teşvikleriyle yeni baştan onarılmıştır.I. Dünya Savaşı yıllarında Ruslar tarafından işgal edilen Ayasofya, askeri karargâh, hastane, depo ve savaştan sonra yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Edinburgh Üniversitesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliği ile restore edilerek, 1964 yılında müzeye çevrilmiştir

Sümela Manastırı

Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alır.Deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikteki eski Yunan Ortodoks manastır ve kilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela dır.Kilisenin MS 375-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılmaktadır. Anadolu'da sıkça rastlanılan Kapadokya kiliseleri tarzında yapılmıştır.Kilisenin ilk kuruluşu ile manastır haline dönüşümü arasındaki bin yıllık dönem hakkında fazla bir şey bilinmemektedir. Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atina'lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlardır. Bununla birlikte manastırdaki fresklerde sıkça yer alıp, özel bir önem verilen Trabzon İmparatoru III. Aleksios'un (1349-1390) manastırın gerçek kurucusu olduğu sanılmaktadır.2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin izni ile Hıristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk ayin düzenlenmişdir.