Gümüşhane

Gümüşhane


Gümüşhane Milattan Önce 3000 ‘ lere uzanan tarihi içerisinde bir çok uygarlıklara ev sahipliği yaparak bu kavimler mozaiğinin izlerini günümüze taşımaktadır. Denize 100 km. uzaklıkta olan ilin klima özelliğini sahip havası, sahip olduğu eşsiz doğal güzellikleri, yer altı resim sergisini andıran zengin oluşumlu mağaraları, 450 ‘ ye yakın yaylası, çok sayıda antik kentleri, doğal park alanları,zengin flora ve faunası bakir bir turizm potansiyeline sahiptir.Gümüşhane  Antik Çağ'da Yunanca, Gümüş kenti anlamına gelen Argyropolis olarak bilinmektedir.Günümüzde Yunanistan'da Atina'nın güneyinde ve Girit'te aynı isimli kentler bulunmaktadır.Başka bir teze göre Kanuni Sultan Süleyman'ın İran seferine giderken yolda ilimize rastladığı ve gümüş madenlerinin bol olduğu gerekçesiyle Gümüşhane adını verdiği söylenmektedir.Bu belirli bir kesim için Fatih Sultan Mehmet olarak da bilinmekdir.
Tarih
Gümüşhane yöresindeki arkeolojik buluntular, yerleşik yaşamın M.Ö. 3000 yıllarına dek uzandığını göstermektedir. Bölgede bilinen ilk halk M.Ö. 2. binin ortalarında ortaya çıkan Azzi ve Hayaşalardır. Bu nedenle, Gümüşhane’yi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi deniyordu. Yine M.Ö. 2. binde Mezopotamya’dan gelen Assurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duydukları bilinmektedir.
Hitit İmparatorluk döneminde de Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmesiyle, bölge zenginlik kaynağı olma özelliğini sürdürmüştür. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hâkim olmuş, M.Ö. 8. yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır. Bu dönemde halkın büyük çoğunluğu yerini yurdunu bırakarak güneye ve batıya doğru göçe başlamıştır. Daha sonra yöreye sırasıyla Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuştur. M.Ö. 1. yüzyılda bölgede Romalıların hâkimiyetinin yayıldığı görülmektedir. M.S. 395’te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, M.S. 7. yüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı.
M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiş, 11. yüzyılda Saltuklular tarafından fethedilmiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıkarak yöreyi Osmanlı egemenliği altına almıştır. 7 Temmuz 1916’da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918’de işgalden kurtarılmıştır.

Coğrafya
Gümüşhane ve çevresi, Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında bir geçiş noktası oluşturmaktadır. Bu özellik bitki örtüsünde de görülmektedir. Yükseltinin 1500 metreyi aştığı kesimlerde kızıl çam, kayın, ardıç ve meşe türlerinin hakim olduğu orman kümeleri bulunur.
İlde av hayvanları çeşitli ve boldur. Kış aylarında kınalı keklik, tavşan, tilki, ayı, domuz, toy, ördek, bağırtlak, kır hindisi, bıldırcın avları yapılmaktadır.Genel olarak Gümüşhane’de iklim yazları oldukça kurak kış ve bahar ayları yağışlı geçen bir karaktere sahiptir. Deniz seviyesinden yükseldikçe karasal iklimin özellikleri gözlenmektedir.Gümüşhane ilinin ilçeleri; Kelkit, Köse, Kürtün, Şiran ve Torul’dur.
Kelkit : Gümüşhane’nin en büyük ilçesi olup, sınırları içinde önemli tarihi yerleşme merkezleri bulunmaktadır. Bizanslılar tarafından kurulan şehirde kalıntıları, surları kiliseleri, su yolları ve kanalları; kabartma eserler ve heykeller bulunmuştur.
Kürtün : Harşit çayı kenarında Tirebolu-Torul transit karayolu üzerinde kurulmuş, son derece dağlık araziye sahip bir ilçedir.Kürtün İlçesinin çevresi yeşil ormanlık alanları ile adeta bir orman denizi görünümündedir.
Köse : İlçe kuşaktan kuşağa geçen ve halen önemini koruyan zengin bir mutfak mirasına sahiptir. Evelek dolması, kelem dolması, siron, fıt fıt haşılı, ve pirinçli börek yörenin damak zevklerini sembolize etmektedir.
Şiran : Tomara Şelalesi Şiran İlçesi’nin güney batısındaki Seydi Baba Köyü’nde yer almaktadır. Şelalenin suları, tepe yamacından kayaların arasından ve yer altından çıkarak yere dikey olarak akmakta ve yatağını oluşturmaktadır.
Torul : Harşit Çayı etrafında kurulmuştur. Torul ilçesi turizm bakımından oldukça zengindir. Karaca Mağarası, Zigana Dağı, Limni Gölü, Yedi göller, Tarihi köprüler bunlardan bazılarıdır.

Zigana Turizm Merkezi – Zigana Yaylası
2. 032 m. yükseklikteki Zigana yaylası aynı zamanda kayak merkezidir. Her türlü alt yapı hizmeti tamamlanmış durumdadır. Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender beldelerimizden biridir. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir bölgemizdir. Zigana yaylasından 3 km. patika yolla ulaşılan Limli (Saranoy) gölü görülmeye değerdir.

Şiran – Tomara Şelalesi  
Bir kaynaktan çıkan çok miktarda suyun 8 m. yükseklikten dereye akmasıyla oluşan Tomara şelalesi suyu, oldukça soğuktur. Bakir durumdaki Tomara şelalesi çevresi gürgen, fındık, meşe türü yeşil bitki örtüsü ile kaplıdır.
Tabiatın insan eliyle bozulmadığı, bahçeler içindeki Seydibaba köyünde, Tomara Şelalesi yakınında kamp kurulabilir, kırsal yaşamı bütün canlılığı ve sadeliği ile yakından tanınabilir.

Altıntaşlar (Kalis) Yaylası  
Gümüşhane’ye toplam uzaklığı 67 kilometredir. Kısmen alt tapısı tamamlanmış olan yaylanın içinden dere geçmektedir. Altıntaşlar deresinde bol miktarda alabalık bulunmaktadır. Eskiden yaylada altın madeni çıkarıldığı söylenmektedir.

GEZİLECEK YERLER

Gümüşhane Evleri

Ana yapı malzemeleri taş, kerpiç, ahşaptır. Evlerin plan olarak arz ettikleri şema ortada bir avlu ve iki yana dizilmiş mekanlardan meydana gelmiştir. Evlerin alt katları ailelerin günlük ihtiyaçlarını karşıladıkları mutfak, banyo, wc, kiler ve günlük yaşamın diğer mekanlarından oluşur. Üst katlar ve çatı katı ise yatak odası ve misafir odaları şeklinde düzenlenmiştir. Evlerin dış görünümü doğal peyzaja olağanüstü uyum sağlamaktadır. Günümüz mimarisine örnek olacak tip ve güzelliktedir.
Sarıçiçek Köy Odaları : Gümüşhane Sarı çiçek Köyünde bulunan odalar şehir merkezine 27 km mesafededir. Odalar Hacı Ömer Ağa tarafından yaptırılmıştır. Köye gelen misafirlerin ağırlanması için yaptırılan odalar 200 yıllık tarihe sahiptir. Odalar ahşap işlemeleri , renga renk boyamaları ile ilk günün tazeliği ve zerafeti ile halk sanatının gücünü yansıtmaktadır.Çekici işleme motifler,ahşap işlemeler birbirine çivisiz bir teknikle monte edilmiş ,perde motifleri hatırlatan parçalı rokoko tarzında stilize yapraklardan ibaret bir ahşap süsleme kullanılmıştır. Yapıtlar rokoko ve Ampir üsluplar yanında yer alan klasik üsluplarda kullanılmış, Türk mimarisinin erken örneklerindendir.

Örenyerleri
Eski Gümüşhane:
 Harşit Irmağı’na dökülen, Musalla Deresi’nin yamaçlarında ve bugünkü kent merkezinin 4 km. güneybatısında bulunan ilk yerleşim yeridir. Zaha/Zanka daha sonra Argyropolis, Canca, Eskişehir adlarıyla bilinen yerleşimin ilk kuruluşuna ilişkin bilgiler kesin değildir. Yörede yaklaşık 35 kale kalıntısı bilinmektedir. Bunların Roma ya da Bizans dönemlerinde yapıldığı sanılmaktadır.
Santa Harabeleri: Yağmurdere bucağı sınırları içerisinde olup, merkez ilçeye 90 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Yerleşimin 17. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Santa yerleşimi 9 mahalleden ve 300’ü aşkın yapıdan oluşmaktadır.
Satala Antik Kenti (Sadak Köyü): Kelkit ilçesinin 17 km. güneydoğusunda Sadak köyündedir. Yörede XV. Legio Apollinaris armalı tuğla parçaları bulunmasıyla, buranın antik Satala kenti olduğu kesinleşmiştir. Bizans tarihçisi Prokopius, kentin tepelerle çevrili bir ovada kurulduğunu, İmparator Iustinianus’un surları onarttığını bildirmektedir. Satala kenti, Roma Lejyon Kampı çevresinde kurulup, gelişmiş ve imparatorluk döneminde Latin kültür merkezi olmuştur. Satala Kalesi su kemerleri, tiyatro, agora ve diğer yapı kalıntıları kent ve çevresinde görülebilir durumdadırlar. Satala Kalesi’nin, Bizans İmparatoru Iustinianus tarafından onartıldığı bilinmektedir.

Kaleler
Canca Kalesi: 
Bu kaleye Vank köyünden ve Kale Deresi denilen vadiden gidilmektedir. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde bu kaleden bahsetmektedir. Kale, doğu-batı istikametinde arka arkaya üç bölümden oluşmaktadır. Ayrıca yüksek duvarlar ile takviye edilmiştir.
Kov Kalesi: Merkez ilçe sınırları içerisindedir. Gümüşhane-Erzincan karayolunun 21. km’sinde eski ismi Kov olan Esenyurt köyünün sınırları içindedir. Kaleye karayolundan ayrılan stabilize bir yolla ulaşılır.
Akçakale: Gümüşhane’nin Bağlarbaşı semtindedir. Kale olarak anılmakla beraber, küçük bir istihkam yeridir. Kale, bir kaya kütlesinden faydalanılmak suretiyle inşa edilmiştir. Daha sonra yapının üst kısmı tamamen yıkılmıştır.
Keçi Kalesi: Merkez ilçe sınırları içerisindedir ve Kale bucağından geçen transit yol üzerinde bulunmaktadır. Bu kaleye halk arasında Kokanes veya Koans da denir. Kale, çok sarp bir kayalık üzerinde yer almaktadır. İhtişamlı bir görünüşe sahip olan bu kalenin iki yolu vardır. Kaleye giriş doğudandır. Kale, doğu ve batı tarafından yüksek kalelerle takviye edilmiştir. Kale içerisinde bulunan iki yapı dikkati çekmektedir. Toprak seviyesinden biraz yüksekte olan yuvarlak kemerler dikdörtgen şeklindeki mekânlara aittir. Arka arkaya bulunan bu iki yapının aydınlığı sağlayacak hiçbir penceresi mevcut olmadığından, bunların zindan olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kalede ayrıca vadiye inen gizli su yolları da mevcuttur.
Torul Kalesi: Torul ilçesinde bulunan kalenin hangi devirde yapıldığı bilinmemekle birlikte, Cenevizliler döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından alındığı bilinen kalenin sur duvarlarından bir bölümü ayaktadır.
Gümüşkaya Kalesi: Dibekli köyünün kuzeyinde dağlar arasındadır. İki dağ arasına açılmış girişin üzerindeki yazıt yeri boştur. Kalenin yakınındaki kayalarda gözcü kuleleri, kale içinde düzgün tabanlı, duvarlarında nişler bulunan küçük bölmeler vardır. Yapının çevresinde taş basamaklar yuvarlak bir yapı kalıntısı ve su deposu bulunmaktadır. Burada çeşitli dönemlerden çanak, çömlek, çini parçaları, cam gereçler, gözyaşı şişeleri, ikonlar ve takılar bulunmuştur.
Gümüştuğ (Avliyana) Kalesi: Torul ilçesine 30 km. uzaklıkta Gümüştuğ köyündedir. Irmağın her iki yakasındaki kalıntılarda Bizans döneminden silahlar, “Konstantinata” basımlı sikkeler bulunmuştur. Sol kıyıda bulunan kalede, 1,5 m. yükseklikte, biçimlendirilmiş beş sütunun, bir tapınağın kalıntıları olduğu bilinmektedir.

Camiler ve Kiliseler
Süleymaniye Camisi:
 Eski Gümüşhane yerleşim yerinde, Süleymaniye Mahallesi’ndedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı cami, onarımlar yüzünden özgünlüğünü yitirmiştir. Selçuklu geleneğini sürdüren dikdörtgen planlı yapı, mihrap önüne dikey uzanan üç neften oluşmaktadır. Kalın, silindirik gövdeli minare sağlamdır. Geçmişte 6 ahşap direğin taşıdığı düz toprak dam değiştirilmiş, çatıyla örtülmüştür. Camiye bitişik medrese günümüze ulaşamamıştır.
Küçük Cami: Eski Gümüşhane yerleşim yerinde Süleymaniye Camii’nin arkasında bahçeler içindedir. Yapımıyla ilgili bilgiler kesin değildir. 12. yüzyıl başlarında Danişmendlilerin yöreye gelişlerinden sonra yapıldığı sanılmaktadır. Kare planlı, tek kubbelidir. Yaklaşık 10 m. yüksekliğindeki kubbe küçük taşlarla örülmüştür. Kapı ve pencereler yuvarlak kemerlidir. Sivri kemerli mihrap, gri renkte taştan yapılmıştır.
Hagios Georgios Manastır Kilisesi: Hutura köyüne giden yolun sağında, tepe üstünde manastır kalıntısı ve kilise vardır. 14. yüzyılın ilk yarısında Trabzon Prensi Aleksios Komnenos yaptırmıştır. Kilise 1509′da keşiş Ananias, 1624′te Georgios Stratilatis tarafından onartılmıştır. Ayrıca Sultan II. Abdülhamit döneminde onarıldığını gösteren yazıtı da vardır. Haç planında, kubbeyle örtülü bir yapıdır. Apsis önüne yerleştirilen birer payeyle doğu-batı yönüne genişleme göstermiştir. Haç kolları beşik tonoz örtülüdür. Ana ve yan yüzler yarım sütunçelerle üç bölüme ayrılmış, bu bölümlere yuvarlak kemerli pencereler açılmıştır. Batı yönünde, ortada üstü kapalı sütunlu ana giriş vardır. Yapı, bitki (üzüm, kıvrık dal, palmiye), halat, ejder motifleri ile bezelidir. Pencere üstlerinde İsa’nın monogramları ve Aziz Georgios’un simgeleri işlenmiştir.
Ayvalos Kilisesi: Kilise, merkez ilçe sınırları içerisinde olup, Mescitli köyünden Arnavutlu Yaylası’na giderken yolun sağında yer almaktadır. Küçük, dikdörtgen planlıdır. Kapısı düz olup, üzerinde beşik tonozlu alınlığı vardır. İç duvarlardaki freskler halen belli olmakla birlikte, genelde tahrip olmuştur.
Çakırkaya (Kalur) Kaya Kilisesi: Şiran ilçesinin Çakırkaya köyündedir. Kaya kütlesinin düzgün ve özenli bir işçilikle oyulmasıyla oluşturulmuştur. Doğu-batı yönünde üç nefli bazilika planındadır. Öbür yan duvarlarda yalancı kemerlerle devinim sağlanmıştır. Kilise önünde odalar, bitişiğinde bir kaya şapeli vardır. Ancak planı ve mimari öğelerinin Trabzon kiliseleriyle benzerliği göz önüne alınarak 14. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Ortadaki sütunlar yıkılmış durumdadır. Kaya kilisesi olması açısından ilginç bir örnektir.
Panaghia (Meryem Ana) Manastır Kilisesi: Torul ilçesinin, Büyük Çit Vadisinde, Çit Deresi’nin sol tarafındaki yamaç üzerindedir. Yüksek duvarlarla çevrili avlu ve kilise kalıntısı görülebilir. Khaldea Metropolitliği’ne bağlı 7 kiliseden biridir. Kiliseyi ilk kez 890-900 tarihleri arasında üç keşişin kurduğu bilinmektedir. Daha sonra Trabzon Komnenosları döneminde ve 19. yüzyılda onarılmıştır. Haç planlı yapının daire biçiminde üç apsisi vardır. Ana mekânı örten kubbe, Trabzon Ayasofya Kilisesi’ndekine benzemektedir.
Olucak (İmera) Manastır Kilisesi: İl merkezine 15 km. uzaklıktaki Olucak köyündedir. Olucak (İmera) köyü eski yerleşimdir. Manastır, yerleşim yerinde günümüze en sağlam gelen yapılardan biridir. köye hâkim geniş bir alana yapılmıştır. Bahçe duvarının kuzey bölümünde şapel ve bir kaç odacık bulunmaktadır. Yazıtında 1350 tarihinde yaptırıldığı belirtilmekle birlikte 19. yüzyıl içinde onarım gördüğü sanılmaktadır.
Sanata Çakallı Kilisesi: Çakallı (Yaylaköy) yerleşim yerinin merkezinde yer almaktadır. Kilise üç nefli ve bazilika planlıdır. Kilisenin ana taşıyıcı duvarları genelde sağlamdır. Örtüsü tamamen yıkılmıştır. İki girişten biri batıda diğeri ise kuzeydedir. Işıklandırma dengeli bir biçimde yan duvarlar ve apsislere yerleştirilmiş pencerelerle sağlanmıştır. Köşelerde yontu taşı kullanılmıştır. Kilise 19. yüzyıl mimari özelliklerini taşımaktadır.
Pavrezi Şapeli: Merkez ilçe sınırları içerisinde bulunan şapel, Mescitli (Beşkilise) köyü yakınında Pavrezi’dedir. Küçük boyutlarda, dikdörtgen planlı, tek nefli bir yapıdır. Apsisin beşik tonozunda 1405′de yapıldığını gösteren yazıtı vardır. Yapı, iç duvarlarını süsleyen freskleri ile ünlüdür. Bu duvar resimlerinde, İncil’den alınan sahneler ve kilise büyükleri canlandırılmıştır. Bunlar son dönem Bizans resminin başarılı örnekleridir.

Köprüler
Tohumoğlu Köprüsü:
 Gümüşhane-Erzurum yolunda Tohumoğlu kesimindedir. Selçuklu dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Küçük taşlardan yapılan ve iki gözlü hafif sivri kemerli bir köprüdür.
Gümüşkaya (Kodil Bahçe) Köprüsü: Gümüşkaya yolu üzerindedir. Tek gözlü ve kesme taştan yapılmıştır. Hafif sivri kemerlidir ve günümüzde hala kullanılmaktadır.
Meryem Ana Köprüsü: Büyük Çit Vadisi’nde ve Çit Deresi üzerinde aynı adı taşıyan iki köprü vardır. Her iki köprünün de Meryem Ana Kilisesi’ne ulaşımı sağlamak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır. Hafif sivri kemerli, küçük taşların dizilmesi ile yapılan köprü tek ve geniş gözlüdür. Günümüzde de kullanılmaktadır.
Gümüşhane Köprüsü: Gümüşhane’nin merkezinde Harşit Çayı üzerinde Köprübaşı denilen yerde iki caddeyi birbirine bağlayan köprü, biri büyük diğeri küçük iki gözden oluşmaktadır. Yontma taşlarla inşa edilen köprünün iki gözünün ortasında yapılış kitabesi vardır. Mermer üzerine sülüsle yazılan kitabeye göre, 1575’te Ferruh Zad oğlu Halifi tarafından yaptırılmıştır. Bu tarih III. Sultan Murat’ın saltanat günlerine tesadüf etmektedir.
Kamberli Köprüsü: Gümüşhane’nin Canca Mahallesi’ndedir. Harşit Çayı üzerinde yer alan köprü, tek gözlüdür ve yontma taşlarla inşa edilmiştir. Kısmi bir onarımdan geçirilen bu köprünün kitabesi yoktur.
Ardesa Köprüsü: Torul ilçe merkezinde bulunan köprü 1890 senesinde kesme taştan yapılmıştır. Dere yatağı içinde bulunan iki ayak ve kenarlardaki ayaklar üzerinde yükseltilmiştir. Ayaklar arasında yuvarlak kemerler bulunmaktadır. Köprü korkulukları da kesme taştan yapılmıştır.
Mesire Yerleri
Limni Gölü: (Soğuksu Ormaniçi Dinlenme Yeri ) Torul İlçesi Zigana köyünde bulunan Limni krater gölü ve çevresi sahip olduğu zengin flora ve faunası yanında özel klima özelliğine sahip havası, 200 ün üzerinde barındırdığı endemik bitki çeşidi ile sağlıklı , huzur verici, tatil ve kamp-karavan imkanı sunan, olağanüstü doğa güzelliği sunan bir mekandır.
Limni gölüne Gümüşhane’ ye 25 km. olan Torul İlçesine Gidilerek ulaşılmaktadır.
Gümüşhane’nin jeolojik yapısından dolayı çok sayıda irili ufaklı mağara vardır. Karaca, Arılı, Kartalkaya, K. Ardıçlı, Ambela, Köprübaşı, Taşbaşı, Altıntaş, Yaylım , Üstüaçık, Cingora, İnönü , Kabanbaşı, Mamatlar, Arsa, İkisu, mağaraları önemlilerindendir.

Sportif Etkinlikler
Gümüşhane, bol oksijen, gümrah ormanlar ve bu ormanlar arasında gizlenmiş gizemli yaylalara sahiptir. Bu yaylaların bir çoğunda kamp ve karavan yapılma imkanı vardır. Zigana, Taşköprü, Kazıkbeli, Kadırga, Artabel, Erikbeli yaylalarında bu konudaki bütün imkanları sunmaya hazırdır. Bu yaylalar trekking yapmaya elverişli parkurlara sahiptir.
Gümüşhane’ye 40 km mesafedeki Zigana’da kayak merkezi bulunmaktadır.

Ne Yenir?
Gümüşhane‘de yemek kültürü de çok eskiye dayanmaktadır. Bugüne kadar Gümüşhane’nin yemek kültürü konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmadı. Ancak bu gün mutfaklarındaki zenginlik, lezzet ve hamaratlık bunu göstermektedir.
Gümüşhane Mantısı, Kuşburnu çorbası, Zuluflu Çorbası,Un Herlesi Çorbası, Gavut Çorbası, Pağla Denlisi, Borani,Fıtfıt Haşılı,Patates Kavurması,Muhla, Yergök Dolması,Sütlü Haşıl,Lor Dolması,, Ekmek Aşı, Çıtma Fasulye, Kaygana, Siron, Erişte, Lemis,Erişti Tatlısı,Hasude Kuymağı, Kara Helva, Burma,(sini), Tel Helvası, Lalanga bilinen yemeklerindedendir.

Ne Alınır?
Gümüşhane’de üretilen pestil-kömeyi ve kuşburnu ürünleri, Kelkit’ten zilli kilimi, Torul, Kürtün ilçelerinden Hereke tipi ipek ve yün halıları, ağaç işleri ürünlerini satın alınabilecek ürünlerdir.

Yapmadan Dönme...
Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında yayla şenliklerinin heyecanını yaşamadan,
Taşköprü Yaylası’nda öğle yemeği yemeden,
Santa Harabelerinde binlerce yıllık tarihi koklamadan,
Zigana Dağı Kayak Evinde konaklamadan,
Trabzon-Gümüşhane Karayolu ana tur güzergahı üzerindeki yeme içme tesislerinde alabalık ve yöresel adlı yemekleri tatmadan,
Güzellik iksiri kuşburnu ürünlerini, pestil-kömeyi, ceviz içi gibi çerezleri, Kelkit’ten zilli kilimi, Torul, Kürtün ilçelerinden hereke tipi ipek ve yün halıları, ağaç işleri ürünlerini, Gümüşhane hatırası Gümüş işleme çeşitlerini almadan,
Doğal kan deposu dut pekmezini, Şiran Süt fabrikasında üretilen Gümüşhane kaşarını, El örgüsü kışlık yün çoraplarını almadan,
Tomara Şelalesini, Çakırkaya Taş Kilisesini, Kelkit Sadak (Satala) Antik Kenti, Çakırgöl, İmera Manastırını, Kazıkbeli Anıt Ağaçları ve Milli Parkı (faunasını)
görmeden dönmeyin......